İçinde ab olan 5 harfli 85 kelime var. İçerisinde AB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ab olan kelimeler listesine ya da Sonu ab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BABUN
- ...
- AKABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tehlikeli, sarp ve zor geçit
-
[isim]
Tehlikeli, sarp ve zor geçit
- TABAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- ABALI
-
-
[sıfat]
Aba giymiş olan
-
Yumuşak huylu, sessiz (kimse)
-
[sıfat]
Aba giymiş olan
- ABBAS
- ...
- KABUS
- ...
- ŞABAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ay takviminin sekizinci ayı, üç ayların ikincisi
-
[isim]
Ay takviminin sekizinci ayı, üç ayların ikincisi
- YABAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İnsan yaşamayan ıssız yer
- "Kendini pek yabana atma. Olabilir ki bu kadın sana tutulmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Issız yerde yaşayan veya yetişen canlı
- "Yaban keçisi. Yaban kedisi. Yaban sarımsağı."
-
[sıfat]
Issız
- "Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse
- "Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
İnsan yaşamayan ıssız yer
- ABOSA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemide hareket hâlindeki halatın veya zincirin bir an durdurulması için verilen komut
-
[isim]
Gemide hareket hâlindeki halatın veya zincirin bir an durdurulması için verilen komut
- GABİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma
-
Edimler arasında açık oransızlık
-
[isim]
Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma
- KABUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma
- "Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Kabul ettiler, meclis dağıldı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Konukları veya işi olanları yanına, katına alma
- "Kış yaklaştığı için Nevin'in hafta başı kabulleri hararetleniyordu." (Peyami Safa)
- "... beni bahçesinde çınar ve dut ağaçlarının gölgesinde kabul etti." (Ahmet Haşim)
-
Sunulan bir şeyi, armağanı alma
-
Bir öneriyi uygun bulma, onaylama
-
Bir yere alınma
- "Okula kabulüm için dilekçe verdim."
-
Akseptans
-
[isim]
Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma
- RABIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağ, bağlama
-
Bağlaç
-
[isim]
Bağ, bağlama
- ABANİ
-
-
[isim]
Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş
- "Bursa abanisi."
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış
- "Yalnız sarı cübbeli, abani sarıklı, peykede bağdaş kurmuş bir cüce vardı ki onu tanımadı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş
- HABBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tahıl tanesi, evin
- "Arkadaşım İrfan'ın habbeyi nasıl kubbe yaptığını çok iyi bilirim." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Su kabarcığı
-
Orta oyunundaki tiplerin "yemek yeme" anlamında kullandığı söz
-
[isim]
Tahıl tanesi, evin
- ABONE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi, sürdürümcü
-
Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse
- "Bu derginin üç bin abonesi var."
-
[sıfat]
Bir yere gitmeyi alışkanlık durumuna getiren (kimse)
-
[isim]
Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi, sürdürümcü
- ABUJA
- ...
- YABGU
-
-
[isim]
Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kağandan sonra gelen en üst düzeydeki yöneticinin unvanı
-
[isim]
Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kağandan sonra gelen en üst düzeydeki yöneticinin unvanı
- ABACI
-
-
[isim]
Aba yapan veya satan kimse
-
Abadan giyecek yapan veya satan kimse
-
[sıfat]
Asalak
-
Bedavacı
-
[isim]
Aba yapan veya satan kimse
- ACABA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Merak, kararsızlık veya kuşku anlatan bir söz, acep
- "Acaba kiminle randevusu vardı?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Şüphe, kuşku
- "Aklınızda bir acaba kalmasın diye söyledim."
-
[zarf]
Merak, kararsızlık veya kuşku anlatan bir söz, acep
- TABİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Rüya yorma, yorumlama
- "Sana yolculuk, millete de şenlik var, diye tabir etti." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Tabiri caizse, medyatik olanların adlarını duymuşlar elbette." (Nezihe Meriç)
-
Deyiş, anlatım, ifade
- "Diplomatik lehçede böyle bir tabir yoktur bile." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Deyim
- "Müfit için bu kaçmak tabirinin kullanılması da Perviz'e dokunmuştu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Rüya yorma, yorumlama