İçinde h olan 4 harfli 120 kelime var. İçerisinde H harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında h harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
- "Siz böyle söylemişsiniz. Haşa! ben öyle söylemedim."
- "Haşa huzurdan, o hayvan gibi davrandı."
-
Dine aykırı görülen bir ihtimalden söz edilirken kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
- HAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bu, şu, o
-
Etkisiz, kusursuz
-
[sıfat]
Bu, şu, o
- HOBİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Uğraşı
- "Meslek dışında biricik merakı, kendi tabiriyle hobisi fotoğrafçılıktı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Uğraşı
- PUHU
-
-
[isim]
Baykuşgillerden, orman, dağ ve kayalıklarda yaşayan, uzunluğu 65 cm, sırtı koyu kahverengi bir kuş türü (Bubo bubo)
-
[isim]
Baykuşgillerden, orman, dağ ve kayalıklarda yaşayan, uzunluğu 65 cm, sırtı koyu kahverengi bir kuş türü (Bubo bubo)
- SULH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Barış
- "Yurtta sulh, cihanda sulh." (Atatürk)
- "Yüz milyon lira alacaklıyken kırk milyon liraya sulh oldu."
-
[isim]
Barış
- DEHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey, dâhilik
- "Hepimiz Mustafa Kemal'in askerlik dehasına inanırdık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dâhi
- "Dehalar muvaffak olmak için zamanlarını ve şartlarını unutamazlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey, dâhilik
- GAHİ
- ...
- HATA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yanlış
- "O kitap hatalarla dolu. Böyle bir hüküm vermek hatadır."
- "Bu soruya evet cevabını vermekle bir hataya düşmüş sayılmayız." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı
- "Ağzını topla, dedim ama hatamı anladım." (Burhan Felek)
-
Suç, günah, kusur
-
[isim]
Yanlış
- HÜDA
- ...
- HONA
-
-
[isim]
Erkek sığır
-
[isim]
Erkek sığır
- HINK
-
-
[isim]
"Karşısındakinin hareketlerini aynen taklit eden" anlamındaki hınk demiş burnundan düşmüş deyiminde geçen bir söz
-
[isim]
"Karşısındakinin hareketlerini aynen taklit eden" anlamındaki hınk demiş burnundan düşmüş deyiminde geçen bir söz
- HARÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Harcanan para, masraf
-
Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para
- "Tapu harcı. Mahkeme harcı."
-
Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı
-
Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım
- "Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz." (Orhan Veli Kanık)
-
Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü
- "Bu yemeğin harcı pek iyi değil."
-
Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler
-
Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak
-
[isim]
Harcanan para, masraf
- HINÇ
-
-
[isim]
Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
- "Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." (Refik Halit Karay)
- "Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
- KUHİ
- ...
- HACI
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Din buyruklarını yerine getirmek için hacca gitmiş Müslüman
-
Kudüs, Efes vb. kutsal bir yeri ziyaret etmiş olan Hristiyan
-
[isim]
Din buyruklarını yerine getirmek için hacca gitmiş Müslüman
- HALK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
- "Türk halkı."
-
Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
- "Yahudi halkı."
-
Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
- "Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları."
-
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
- "Bütün köy halkı orada idi." (Ömer Seyfettin)
-
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu
- "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir." (Orhan Veli Kanık)
-
Aydınların dışında kalan topluluk
- "Halktan bir adam."
-
[isim]
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
- HİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika
- "Gayet basit bir hile ile, saflığından istifade ederek işi başardı." (Refik Halit Karay)
- "Yarışmaların eski tadı kalmadı Sabri Bey, binbir türlü hile yapıyorlar." (Atilla İlhan)
-
Çıkar sağlamak için bir şeye değersiz bir şey katma
- "Bu sütte hile var."
-
[isim]
Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika
- DAHA
-
-
[zarf]
Şimdiye kadar, henüz
- "Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı."
- "Tertemiz, sıcacık bir oda. Daha iyisi can sağlığı." (Atilla İlhan)
- "Daha da önemlisi sıkılganlığını unutturacaktı ona." (Necati Cumalı)
-
Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak
- "Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım." (Peyami Safa)
-
Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla birlikte sözü edilen konuda en önemli durumu belirtmek için kullanılan bir söz
- "Daha kötüsü treni de kaçırdık."
-
Bundan başka, bunun dışında
- "Daha çiçekleri de sulayacağım." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Şimdiye kadar, henüz
- REHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kurtuluş, kurtulma
-
[isim]
Kurtuluş, kurtulma
- HİZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu
- "Çarşafların kenarları perdelerle bir hizada mıydı?." (Mithat Cemal Kuntay)
- "Sandallar tam bir hizaya gelince onları birbirlerine elleriyle bitiştirerek tutan kayıkçılar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Bir defada sözü, beni meslek hayatımda hizaya getiren uyarmalardan biri olmuştur." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu