İçinde dar olan 8 harfli 41 kelime var. İçerisinde DAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dar olan kelimeler listesine ya da Sonu dar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
DAR
2 Harfli Kelimeler
AD, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DARLAMAK
- ...
- MEYVEDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Meyveli, meyvesi olan, meyve veren
-
[sıfat]
Meyveli, meyvesi olan, meyve veren
- MUZDARİP
- ...
- STANDART
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Belli bir tipe göre yapılmış veya ayrılmış
-
Belirli ölçülere, yasaya, kullanıma uygun olan
-
Örnek veya temel olarak alınabilen, tek biçim
- "Standart tütün."
-
[isim]
Bir işletmede, bir ürünü, bir çalışma yöntemini, üretilecek miktarı, bir bütçenin para miktarını belirlemek için konulmuş kural
- "Ortalama hayat standardı denen bir yaşama ölçüsü var." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Belli bir tipe göre yapılmış veya ayrılmış
- DARPHANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Madenî para basılan yer
-
[isim]
Madenî para basılan yer
- ÇAVDARLI
-
-
[sıfat]
Çavdar katılmış
-
[sıfat]
Çavdar katılmış
- TÜRBEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Türbede hizmet gören, türbeyi bekleyen kimse, türbe bekçisi
- "Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına / Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Türbede hizmet gören, türbeyi bekleyen kimse, türbe bekçisi
- DARBETME
-
-
[isim]
Darbetmek işi
-
[isim]
Darbetmek işi
- HÜKÜMDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Padişah, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı
-
[isim]
Padişah, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı
- MUDAREBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yandan sermaye, öte yandan emek konularak kurulan şirket
-
[isim]
Bir yandan sermaye, öte yandan emek konularak kurulan şirket
- DARAŞLIK
-
-
[isim]
Sıkıntılı ortam, durum, darlık
- "Bu ocaklar hiç sönmez, gece gündüz yanar. Ben hem yemek pişireyim hem de bu daraşlıkta temizlik nasıl yapayım?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sıkıntılı ortam, durum, darlık
- DARALTIŞ
-
-
[isim]
Daraltma işi veya biçimi
-
[isim]
Daraltma işi veya biçimi
- VEZNEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vezneci
-
[isim]
Vezneci
- HABERDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Haberli, bilgili
- "Olup bitenden haberdardır."
- "Kararımızdan Nedret'in arkadaşlarını da haberdar etmeliyiz." (Mahmut Yesari)
- "İbrahim Hocamın da işten haberdar olduğunu iddia edenler oldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Haberli, bilgili
- SAHİLDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kıyıdaş
-
[sıfat]
Kıyıdaş
- DARILTMA
-
-
[isim]
Darıltmak işi
-
[isim]
Darıltmak işi
- JANDARMA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silahlı askerî kuvvet
-
Bu kuvvette görevli olan kimse
-
[sıfat]
Açıkgöz
-
[isim]
Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silahlı askerî kuvvet
- MÜHÜRDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli
- "Mühürdar, vezirin mührünü muhafaza eden ve gene onun emriyle kullanabilen adamdı." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli
- DARALMAK
-
-
[nsz]
Dar duruma gelmek, küçülmek
-
Azalmak
- "Yıllar geçer, bir gün bakarsınız vakitler daralmış." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Zayıflamak
- "Hafızası o kadar daralmış, bir sene evvelini hatırlamıyor gibi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Güçleşmek, zorlaşmak
- "Geçimi daraldı."
-
Sıkışmak, başı dara gelmek, bunalmak
- "Daralan soluğu ile çıkamayacağı merdivenleri oğlunun da çıkmasını yasaklıyordu." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Dar duruma gelmek, küçülmek
- DARILGAN
-
-
[sıfat]
Çabuk alınıp darılan (kimse)
-
[sıfat]
Çabuk alınıp darılan (kimse)