İçinde d olan 6 harfli 792 kelime var. İçerisinde D harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında d harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DALICI
-
-
[isim]
Su altına dalan kimse veya hayvan
-
[isim]
Su altına dalan kimse veya hayvan
- ADAVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşmanlık
-
[isim]
Düşmanlık
- DAYAMA
-
-
[isim]
Dayamak işi
-
[isim]
Dayamak işi
- DESTAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope
- "Manas, Şehname, İlyada, Kalevala birer destan örneğidir."
-
Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri
-
Çağdaş Türk edebiyatında biçim ve içerik yönünden, geleneksel destanlardan ayrılık gösteren uzun kahramanlık şiiri
- "Üç Şehitler Destanı. Çanakkale Destanı."
-
[isim]
Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope
- TENDER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Lokomotifin arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon
-
[isim]
Lokomotifin arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon
- DARLIK
-
-
[isim]
Dar olma durumu
-
Geçim zorluğu
-
İç sıkıntısı
- "Yüreği göğsünü yırtacak gibi hopluyor, boğazına bir darlık tıkanıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Dar olma durumu
- SODALI
- ...
- ŞUNDAN
-
-
şu nedenle
- "Masanın üstünde şu mektubu buldu" (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle şunun şurasında ne var ki ağzımızın tadını kaçırıyorsunuz." (Osman Cemal Kaygılı)
-
şu nedenle
- YEDİSU
- ...
- DEĞNEK
-
-
[isim]
Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç, sopa, çomak
- "Testiyi bir eline, değneğini ötekine alır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Değnekle atılan dayak
-
[isim]
Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç, sopa, çomak
- DİTMEK
-
-
[-i]
Yün, pamuk vb.ni tellere ayırarak kabartmak
-
Elle çok küçük parçalara ayırmak
- "Haşlanan etleri soğuduktan sonra didiniz."
-
[-i]
Yün, pamuk vb.ni tellere ayırarak kabartmak
- GERDAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
- "Başını geri atıp gerdanını olanca beyazlığıyla göstererek sarsıla sarsıla güldü." (Haldun Taner)
- "Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!" (Atilla İlhan)
-
Şişmanlarda çenenin altındaki tombulluk
- "Sivri çenenin altında iki kat bir gerdan." (Aka Gündüz)
-
Kesim hayvanlarında boyun
-
[isim]
Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
- GİDİCİ
-
-
[sıfat]
Kısa süre için var olan, kalıcı karşıtı
- "Gidici müdür."
-
Gitme durumunda bulunan, gitmek üzere olan
-
Ölmek üzere olan
- "Gidici bir hasta."
-
[sıfat]
Kısa süre için var olan, kalıcı karşıtı
- REDOKS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir atom veya molekülden ötekine bir veya daha çok elektronun geçişi olayı
-
[isim]
Bir atom veya molekülden ötekine bir veya daha çok elektronun geçişi olayı
- SAADET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mutluluk, ongunluk, mut, kut
- "... gecenin içinde onun parıldayan ela gözlerini görmek öyle bir saadetti ki..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Mutluluk, ongunluk, mut, kut
- TAKDİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kutsal sayma, kutsama
- "Kemerlerindeki kurşunların her birisini ayrı ayrı takdis ettim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kutsal sayma, kutsama
- TUNDRA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kutuplara yakın bölgelerin bitki örtüsü
-
Bu bitkilerle kaplı geniş alan, kutup bozkırı
-
[isim]
Kutuplara yakın bölgelerin bitki örtüsü
- DEHHAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Aşırı korku verici, dehşet saçıcı
- "Hücuma uğrayan ihtiyar, odayı sallayan dehhaş bir öfkeyle kızının saçlarını yakaladı ve yere çöktürdü." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Aşırı korku verici, dehşet saçıcı
- DEJAVU
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yeri daha önce görmüş olma veya bir olayı daha önce yaşamış olma duygusu
-
[isim]
Bir yeri daha önce görmüş olma veya bir olayı daha önce yaşamış olma duygusu
- ŞURADA
-
-
[zarf]
Şu yerde
-
[zarf]
Şu yerde