İçinde b olan 6 harfli 790 kelime var. İçerisinde B harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında b harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAMAKO
- ...
- BİÇARE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çaresiz, zavallı kimse
- "Keşke bu biçarelere bir tren parası verseydik." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kocaya vardığım günden itibaren büsbütün biçare oldum." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Çaresiz, zavallı kimse
- EBRUCU
-
-
[isim]
Renkleri karıştırarak süs kâğıtları üzerine ebru yapan sanatçı
-
[isim]
Renkleri karıştırarak süs kâğıtları üzerine ebru yapan sanatçı
- TİMBAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üstü deri ile kaplı, bakırdan yapılan, küre biçiminde bir tür davul
-
[isim]
Üstü deri ile kaplı, bakırdan yapılan, küre biçiminde bir tür davul
- BEŞERİ
- ...
- BİRKAÇ
-
-
[sıfat]
Çok olmayan, az sayıda, az
- "Sade birkaç, nöbetçi görünüyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Çok olmayan, az sayıda, az
- BURADA
-
-
[zarf]
Bu yerde
- "Bu biraz kalın ve çekici sesi ilk defa yine burada duymuştu." (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Bu yerde
- LABROS
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Lapinanın büyük cinsi
-
[isim]
Lapinanın büyük cinsi
- MİBZER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tohum ekme aleti
-
[isim]
Tohum ekme aleti
- BAŞARI
-
-
[isim]
Başarma işi
- "Arandığı, fikri sorulduğu, başarı kazandığı da oluyordu." (Refik Halit Karay)
-
Bir işte elde edilen yararlı sonuç, muvaffakiyet
- "Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Başarma işi
- ARABAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam
- BAĞBAN
- ...
- BRIÇKA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Üstü kapalı, kışın kızak olarak kullanılan tek atlı, yaylı hafif araba
-
[isim]
Üstü kapalı, kışın kızak olarak kullanılan tek atlı, yaylı hafif araba
- MABLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hamur, merhem, boya vb. şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak için kullanılan ve bir ucu ele alınacak biçimde saplı, öbür ucu yassı olan alet
-
Aşure kazanlarını karıştırmakta kullanılan, uzun saplı ve yayvan uçlu tahta kepçe
-
[isim]
Hamur, merhem, boya vb. şeyleri ezip karıştırarak yoğurmak için kullanılan ve bir ucu ele alınacak biçimde saplı, öbür ucu yassı olan alet
- BARUDİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Koyu gri renk
- "Esmerliği peçesinin altından dahi hissedilmekte idi; bilmem ki barudi mi demeliyim." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Koyu gri renk
- BULDAN
- ...
- SARBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deveci
-
[isim]
Deveci
- BARGAM
-
-
[isim]
Levreğe benzer bir balık
-
[isim]
Levreğe benzer bir balık
- BOLİÇE
-
Kelime Kökeni : İbranice
-
[isim]
Yahudi kadını
- "Balat kapısından girdim içeri / Boliçeler oturmuş iki geçeli." (Halk türküsü)
-
[isim]
Yahudi kadını
- BATMAK
-
-
[nsz]
Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek
- "Sonra hani bir gemimiz batmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Belki de battı balık yan gider diye eşinizle birlikte lüks bir gece kulübünü göze aldınız." (Haldun Taner)
-
Dünyanın dönüşü dolayısıyla güneş, ay ve yıldız ufkun altına inmek
- "Güneş renksiz bulutlar altında batıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
İflas etmek
-
Kirlenmek
- "Üstüm başım battı."
-
[-e]
Saplanmak
- "Ayağına yolda diken batmıştı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-e]
Tedirgin etmemesi gereken şeyler tedirgin etmek
- "Bazı kimselere para batar, sarf edecek yer ararlar."
-
[-e]
Hoşa gitmeyen bir duruma uğramak
- "Abdi Bey'in sabırsız, çabuk parlamaya yatkın mizacına karısının tevekküllü ve sakinliği fena hâlde batıyor." (Atilla İlhan)
-
Yok olmak
-
[-e]
Çökmek
- "İçeriye batmış gözleri kadına dikilmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Daha kötü bir duruma uğramak
-
Yıkılmak, egemenliği sona ermek
- "Bizans kurulduğundan battığı tarihe kadar 1125 sene geçmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[-e]
Dokunmak, incitmek
- "Onun her sözü bana batar."
-
[nsz]
Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek