İçinde a olan 4 harfli 1089 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AKIM

  1. [isim] Akma işi
  2. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan
    • "Hava akımı."
    • "Gecenin hummalı sessizliği kulaklarında yüksek voltajlı bir elektrik akımı gibi vınlıyordu." (Atilla İlhan)
  3. Sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan yeni bir görüş, yöntem, hareket, cereyan tarz
    • "Gerçekçilik akımı."
  4. Debi

AVAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ticari senetlerde, ödemeden sorumlu olanların ödememesi durumunda üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence

CEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyük sıkıntı, üzgü, eziyet, zulüm
    • "Esirlikte ve cefada, millet ruhunu tavlandıran bir sır olduğuna o akşam inandım." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi?" (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Hediye istemezler, fazla kıskanmazlar, cefaya katlanırlar, can sıkmazlar." (Peyami Safa)

CIVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Atom numarası 80, atom ağırlığı 200,5, yoğunluğu 13,59 olan, donma noktası -38,8 °C olduğundan, normal sıcaklıkta sıvı olarak bulunan, gümüş renginde bir element (simgesi Hg)

CÜDA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Yurt, baba ocağı gibi çok sevilen şeylerden ayrılmış olan, uzak kalmış olan
    • "Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda, / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda." (Mehmet Akif Ersoy)

DAHİ

  1. [bağlaç] Da, de
    • "Ben dahi gideceğim."
  2. Bile
    • "Artık gelse dahi beni bulamaz."

DART

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bakınız oklama (2)

NAİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Erişmiş, ele geçirmiş, başarmış, kazanmış, ulaşmış
    • "Ondan öteki hayvanların kaçmadığını görünce emeline nail oldu." (Halide Edip Adıvar)

PATA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Oyunda yenen ve yenilen olmaması, berabere kalma

POSA

  1. [isim] Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı
    • "Onlar öyledir, adamın posasını çıkarırlar, dedi." (Refik Halit Karay)
  2. Tortu, çökelti
  3. Ezilmiş pancarın soğuk suda birkaç kez sıkılmasından sonra geriye kalan ve suda erimeyen artık

ALIN

  1. [isim] Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
    • "Bütün savaşlardan alnının akıyla çıkmış bir denizci. Hiç yenik düşmemiş." (Zeyyat Selimoğlu)
    • "Alnımın ne kara yazısı varmış." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Bazı şeylerin önü, ön yüzü
  3. Karşı
    • "Güneşin alnında durma."
  4. Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi

APSE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çıban

FAAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çok çalışan, çalışkan, canlı, hareketli, aktif
    • "Medeni milletlerarasında faal bir unsur olabileceğimizi ispat etmemiz lazımdır." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Çalışır durumda olan
  3. Etkin

FARS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Güldürü

FOŞA

  1. [isim] Tombul fındık grubunda standart bir fındık çeşidi

HALA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Babanın kız kardeşi, bibi

SEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma
    • "Her şahsa kendi ismiyle sefa geldin derdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Şöyle bir iki parça, sağlam nevinden irat ve akar edinip efendi efendi yan gel, sefana bak." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Uzun yıllar cefasını çektiği Yokuş'un sefasını sürecekti artık." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Eğlence, zevk, neşe
    • "Beni tam manasıyla mesut eden de asıl bu çeşit tatil sefalarıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ADAŞ

  1. [isim] Adları aynı olanlardan her biri
    • "Adaşının, neyin nesi olduğunu hiç bilmiyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

AFET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım
    • "O yıl su baskınları bir afet gibiydi."
  2. Kıran
  3. [sıfat] Çok kötü
    • "Şöhret gibi servetin de afet olduğunu yeni anlıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın
    • "Gül yüzlü bir afetti ki her busesi lale." (Yahya Kemal Beyatlı)
  5. Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk

ARAÇ

  1. [isim] Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta, gücünden yararlanılan nesne
  2. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta
    • "Dil, anlaşmayı sağlayan bir araçtır."
  3. Taşıt
    • "Taşıt araçlarına hiç binmez, yaz kış asker postalları ile kilometrelerce yolu yaya yürürdü." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü