Başında ha olan 6 harfli 107 kelime var. Ha ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ha olan kelimeler listesine ya da sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ha bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HARTUÇ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kartuş
-
[isim]
Kartuş
- HANDAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Şen, neşeli
-
[sıfat]
Şen, neşeli
- HATALI
-
-
[sıfat]
Hatası olan, yanlışlığı bulunan
- "Hatalı yazı. Hatalı davranış."
-
[sıfat]
Hatası olan, yanlışlığı bulunan
- HAVALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- "Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
- "Posta ile beş milyon liralık bir havale gönderdim."
-
Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para
- "Ay başında havaleyi postaneye yatırdım."
-
Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename
-
Gebelerde, küçük çocuklarda görülen bir çeşit çırpınmalı, bazen ateşli de olabilen hastalık
-
Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar
- "Bu ufacık binayı bahçe ve bostan, ahır ve selamlık gibi müştemilatından birtakım duvarlar, bölmeler, havalelerle öyle bir ayırtmış..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yüksek ve büyük bir görünüşü olma
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- HAVANA
- ...
- HAVRAN
- ...
- HAMLAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üfleç
-
[isim]
Üfleç
- HAYRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma
- "... hayret ve teessüründen masanın yanındaki sandalyeye yığılmıştı." (Ömer Seyfettin)
- "Bunları oyuncak sanır ve niçin satmadığına hayret ederdi." (Reşat Nuri Güntekin)
- "... gerçek karşısında hayrete düşmekten kendimi alamıyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[ünlem]
Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
-
[isim]
Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma
- HAREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret
-
[isim]
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret
- HARELİ
-
-
[sıfat]
Haresi olan
- "Elinde şampanya bardağı, dişlerinin arasında bir sap karanfil, hareli gözleri süzgün." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Haresi olan
- HARMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi
- "Akşam vakti ırgatlarla beraber harman savururum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Harmanı kaldırmaktan başka bir şey düşünmüyordu." (Sevinç Çokum)
-
Bu işin yapıldığı yer veya mevsim
- "Çocuğum başka çocuklarla beraber harmanda düvene binmiş dönüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birçok çeşitten birer parça alıp yeni birleşim oluşturma işi
- "Çay harmanı. Tütün harmanı."
-
Selüloz açılması aşamasından başlayıp kâğıt veya karton sayfasının meydana gelmesine kadar kullanılan bir veya birkaç kâğıt hamuru ile diğer malzemelerin meydana getirdiği sulu süspansiyon
-
[isim]
Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi
- HAZİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Etrafı çitle çevrili ve girilmesi yasak yer
-
Cami, türbe, tekke vb. yerlerde çevresi parmaklıklarla çevrili mezar yeri
-
[isim]
Etrafı çitle çevrili ve girilmesi yasak yer
- HAZARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Barışla ilgili
-
[sıfat]
Barışla ilgili
- HAYLAZ
-
-
[sıfat]
Hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan (kimse), hayta
- "Gelene geçene dilini çıkarır, edepsiz, haylaz bir çocuktu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çalışma gücü varken çalışmayan, aylaklık eden, yaramaz
-
[sıfat]
Hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan (kimse), hayta
- HANELİ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
-
Herhangi bir sayıda hanesi olan
- "Beş haneli bir sayı."
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
- HAVARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardımcı
-
Hz. İsa'nın öğüt ve inançlarını yayma işiyle görevlendirdiği on iki yardımcısından her biri
-
Bağlı olduğu önderinin düşünce ve inançlarını yayan kimse
-
[isim]
Yardımcı
- HAFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özel soruşturmalarla edindiği bilgileri ilgililere ileten kimse, dedektif
-
[isim]
Özel soruşturmalarla edindiği bilgileri ilgililere ileten kimse, dedektif
- HALİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse
-
Hükümdar
-
Osmanlı padişahlarının kullandıkları unvanlardan biri
-
Babıali kalemlerinde kâtip
-
Çok iyi yetişmiş, eğitilmiş kimse
- "O ustalarının postunda oturan bir sanat halifesiydi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse
- HAVHAV
-
-
[isim]
Çocuk dilinde köpek
-
[isim]
Çocuk dilinde köpek
- HANTAL
-
-
[sıfat]
Kocaman, iri, kaba
- "Epey iri ve hantal bir vücudu vardı." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
İşi, davranışları kaba ve yavaş
- "Suat onun yanında kendini iri yarı ve hantal hissetti, bırakıp kaçası geldi." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Kocaman, iri, kaba