Başında gö olan 8 harfli 81 kelime var. Gö ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde gö olan kelimeler listesine ya da sonu gö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında gö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖLLENME
-
-
[isim]
Göllenmek işi
-
[isim]
Göllenmek işi
- GÖSTERME
-
-
[isim]
Göstermek işi
-
Teşhir, sergileme
-
[isim]
Göstermek işi
- GÖÇERLİK
- ...
- GÖLLEMEK
-
-
[-i]
Göl durumuna getirmek
-
[-i]
Göl durumuna getirmek
- GÖRÜLMEK
-
-
[nsz]
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
-
Gereken iş yapılmış olmak
- "İşimiz kolayca görüldü."
-
Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak
- "Yıllarca görülmemiş bir dostu kucaklar gibi hemşiresini öptü." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
- GÖNÜLSÜZ
-
-
[sıfat]
Gönlü olmadan, isteksiz yapılan
-
[zarf]
Gönlü olmadan, istemeyerek
-
[sıfat]
Gönlü olmadan, isteksiz yapılan
- GÖNDERİŞ
-
-
[isim]
Gönderme işi veya biçimi
-
[isim]
Gönderme işi veya biçimi
- GÖVERMEK
-
-
[nsz]
Yeşermek
- "Eski toprağa ektiklerin / Bir yeni güçle göverdi gür." (Behçet Necatigil)
-
Morarmak
-
[nsz]
Yeşermek
- GÖZLÜKÇÜ
-
-
[isim]
Gözlük satan veya onaran kimse
-
Gözlük satma ve onarma işlerinin yapıldığı dükkân
-
[isim]
Gözlük satan veya onaran kimse
- GÖNDERME
-
-
[isim]
Göndermek işi, irsal
-
Sözlükçülükte bir madde başını işlerken, ilgisi dolayısıyla başka bir madde başına yollama
-
[isim]
Göndermek işi, irsal
- GÖMÜLMEK
-
-
[nsz]
Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak
- "Çok muhteşem bir cenaze töreniyle gömüldü." (Çetin Altan)
-
[-e]
Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek
- "Abdi Bey'e kalsa, koltuğuna gömülüp gazetelerini okuyacak." (Atilla İlhan)
-
[-e]
Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak
- "Eğer meselede bir sır varsa o sır Nina ile denize gömülmüştü." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Bir şeyin derinliğine inmek
- "Hepsi kendi hayatlarının matemine gömülmüş bir hâlde dalgın ve mahzun idiler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[nsz]
Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak
- GÖTÜRMEK
-
-
[-i]
Taşımak, ulaştırmak veya koymak
- "Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş, götürüyordu." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek
-
[-i]
Bir şeyi yakından uzağa götürmek
-
Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek
- "Bir mermi bacağını götürdü. Duvarı su götürdü."
-
[nsz]
Öldürmek
- "Hastalık çok insan götürdü."
-
[-e]
Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek
-
[-i]
Birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek
- "Beni evime kadar götürdü."
-
[-e]
Bir sonuca vardırmak
- "Bitirmeden şunu da söyleyeyim, ahlaka, gerçek ahlaka götüren başlıca yollardan biri de aşktır." (Nurullah ataç)
-
Kaybolmasına, yok olmasına yol açmak
- "Eksiler artıları götürdü."
-
Tümüyle sahip olmak
-
Çalmak
-
[-i]
Taşımak, ulaştırmak veya koymak
- GÖSTERİŞ
-
-
[isim]
Gösterme işi veya biçimi
- "Salih de tam bir gösteriş yapmak hevesiyle boşanmış bir yay gibi kalktı ayağa." (Tarık Buğra)
-
Başkalarını aldatmak, şaşırtmak, korkutmak veya kendini beğendirmek için birinin yaptığı yapay davranış, çalım, kurum
- "Eski hayat baştan başa bir nümayiş ve gösteriş hayatı idi." (Ahmet Haşim)
-
Göze çarpıcı nitelik, göz alıcılık
- "Bu yapının hiç gösterişi yok."
-
Görkem
-
[isim]
Gösterme işi veya biçimi
- GÖYNÜCEK
- ...
- GÖZÜKMEK
-
-
[nsz]
Görünmek
- "Bazen hareketleriyle pek makul, bazen âdetleriyle garip ve gülünç gözükürmüş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Görünmek
- GÖVDESİZ
-
-
[sıfat]
Gövdesi olmayan
-
Görünürde gövdesi olmayan
-
[sıfat]
Gövdesi olmayan
- GÖZLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
-
Dikkatle bakmak, tarassut etmek
- "Hava değişikliklerini gözlemek havacılık için önemli bir iştir."
-
İncelemek, araştırmak
-
Gizlice bakmak, gözetlemek
-
Korumak, kollamak
-
[-i]
Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
- GÖSTERGE
-
-
[isim]
Bir şeyi belirtmeye yarayan şey, belirti, im, işaret
-
Bir durumla ilgili çeşitli aşamaları gösteren liste, icmal
-
Bir gelişimi gösteren nicelikler veya değerler arasındaki ilişki, endeks
-
Anlamla biçimin, gösterenle gösterilenin kaynaşmasından oluşan dil birimi, belirtke
-
Bir aracın işlemesiyle ilgili bazı ölçümlerin sonucunu kendiliğinden gösteren araç, müşir (II), indikatör
- "Göstergesi gece gündüz İstanbul üzerinde duran hayli eski ama sağlam radyoyu açtı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir şeyi belirtmeye yarayan şey, belirti, im, işaret
- GÖZETMEN
-
-
[isim]
Sınavın kurallara uygun bir biçimde yapılmasını sağlayan kimse, gözcü
-
Film çalışmalarında yapımcı adına filmin sanat, teknik ve para yönünü düzenleyen kimse
-
[isim]
Sınavın kurallara uygun bir biçimde yapılmasını sağlayan kimse, gözcü
- GÖSTERİM
-
-
[isim]
Görüntülerin gösterici yardımıyla bir yüzeye yansıtılması işi, projeksiyon
-
Sinema salonlarında filmin gösterilmeye başlaması, vizyon
-
Sinema, tiyatro, konser vb. sanat dallarında verilen gösterilerden her biri, seans
-
[isim]
Görüntülerin gösterici yardımıyla bir yüzeye yansıtılması işi, projeksiyon