Başında fa olan 5 harfli 38 kelime var. Fa ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde fa olan kelimeler listesine ya da sonu fa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında fa bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AF, FA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FAKAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [bağlaç] Yalnız, ancak, ama, lakin
    • "Ellilik, kır saçlı fakat dinç, okkalı bir adam bağırdı." (Sait Faik Abasıyanık)

FAHTE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Klasik Türk müziğinde genellikle ilahi, beste ve özellikle peşrev formlarında kullanılan, yirmi zamanlı ve on iki vuruşlu bir büyük usul

FAYDA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yarar
    • "Bunların faydasından geçtik, zararlarını görmeyelim." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Hekimler epeyce çalıştılar, ilaç verdiler, kan aldılar ise de fayda etmedi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Şimdiye kadar bana iki paralık faydan dokundu mu ki her gün alacaklı gibi gırtlağıma sarılıyorsun!" (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bunlar yazı ile anlatılacak, anlatılırsa bir faydası olacak şeyler değil." (Sait Faik Abasıyanık)

FALSO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bir parça çalınır veya söylenirken yapılan nota yanlışlığı
    • "Ahenge falso, kalın erkek sesleri de karıştı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Yüzde beş yüz kâr beklediği bu işlerin alt tarafı falso çıkınca apışmış kalmıştı." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Artık İstanbul'da her şey gevşemiş, falso vermişti." (Ömer Seyfettin)
    • "Yeteneksizliğini ortaya koyacak bir falso yapmaktan korkuyordu." (Çetin Altan)
  2. Yanlış davranış
    • "Bu iyi adamın şu kadarcık cehaleti ve falsosunu hoş görmeli." (Aka Gündüz)

FARBA

  1. [isim] Fırfır

FAZLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade
    • "Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Daha çok, aşkın
    • "Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz." (Burhan Felek)
  3. Artmış olan
    • "Fazla ekmeğiniz var mı?"
  4. [zarf] Gereksiz, yersiz bir biçimde
    • "Fazla konuşma yeter."
  5. [zarf] Gereğinden, alışılmıştan çok olarak

FALCI

  1. [isim] Fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse
    • "Falcılar, gelecekte olacakları bir bir bilir ve söyler." (Abdülhak Şinasi Hisar)

FATİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Zafer kazanan, fetheden (kimse)
    • "Milletler tarihte fatihlerden fazla adillere bağlıdırlar." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Büyük ve önemli bir iş bitiren (kimse)
    • "Gazinoya bir fatih olarak giriyorum." (Refik Halit Karay)
  3. [isim] İslam devletlerinde bir ülkeyi veya bir şehri savaşarak alan hükümdar ve komutanlara verilen unvan
    • "Bizans fatihi kartal burunlu II. Mehmet ve Mısır fatihi yıldırım bakışlı Selim, birer dar çukura nasıl sığdılar?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

FASIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen
  2. Kötülük eden, fesatçı

FASİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kötü, bozuk
    • "Fasit fikir."
  2. Ara bozucu, fesat çıkaran, müfsit
    • "Fasit adam."

FARİL

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip

FAKİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Fıkıh bilgini

FAGOT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tahtadan parçaları uç uca takılı, uzun bir boru biçiminde, perdeli bir üflemeli çalgı

FASKA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı

FALAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zamir] Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
    • "Bana "falan geldi, falan gitti" diye anlatmaya başladı."
  2. [isim] Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlamında kullanılan bir söz
    • "Hiç heyecan falan göstermiyor." (Ömer Seyfettin)
  3. [sıfat] Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime
    • "Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm."

FAHUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çok övünen, çok böbürlenen

FASET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Baskı işlerinde harf ve satırları formada tutmak ve sıkmak için kullanılan kama
  2. Dişin ön yüzüne estetik amaçla yapılan kaplama

FASON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim vermesi işi, kesim
  2. Malzemesi marka sahibi tarafından karşılanarak başka bir firmaya yaptırılan mal, fason mal

FARAD

  1. [isim] Elektrik sığa birimi

FARİĞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Vazgeçmiş, çekilmiş
  2. Sıkıntısız, rahat
  3. Bir mülkün kullanma hakkını başkasına bırakan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü