Sonunda et olan 6 harfli 161 kelime var. ET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde et olan kelimeler listesine ya da başında et olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akar
- "Başladı, her ay, akaretlerinden kira toplar gibi tıkır tıkır faizleri toplamaya." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Akar
- AFİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hasta olmama durumu, sağlık, esenlik
- "Allah daha ziyade afiyet versin." (Necati Cumalı)
- "Cezveyi sürüyor, fincana boşaltıyor, kahveyi afiyetle içiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Hasta olmama durumu, sağlık, esenlik
- HALVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Issız yerde yalnız kalma
-
Issız ve kapalı yer
-
Hamamlarda çok sıcak küçük yer
-
[isim]
Issız yerde yalnız kalma
- MİNNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu, müdana
- "Sesinde bir minnetin sıcaklığı vardı." (Haldun Taner)
- "Bana karşı gösterilen bu güven ve sevgiden dolayı çok minnet duymama rağmen, siyasi hayata atılmak istemiyordum." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma
- "Oğlunun elinden ne gelse borç sayıyor, ödeyemeyeceği bir minnet duygusu altında eziliyordu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu, müdana
- ADAVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşmanlık
-
[isim]
Düşmanlık
- CİNNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Delilik
- "Ayol, duydunuz mu? Fahim Bey cinnet getirmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Delilik
- GAYRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çalışma, çaba, çalışma isteği
- "Arkadaşlarına yardımcı olmak arzu ve gayreti onu acıklı bir duruma düşürüyordu." (Mahmut Yesari)
- "Gayret dayıya düştü; bu işe sen el atmazsan olmayacak."
- "Eh, dedi, elimizden geldiği kadar gayret ederiz." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Azar azar fakat ısrarlı bir gayret göstermeye başladı." (Peyami Safa)
-
Koruma, esirgeme, kayırma duygusu
- "Hemşehrilik gayreti."
-
Kutsal sayılan şeylere yabancıların saldırmasını görmekten doğan dayanamama duygusu
-
[isim]
Çalışma, çaba, çalışma isteği
- CENNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
- "Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
- "Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer
- "Kitap cenneti."
-
[sıfat]
Çok güzel, huzur veren (yer)
- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
- VAHDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir olma, tek olma, birlik, teklik
-
[isim]
Bir olma, tek olma, birlik, teklik
- ZEAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tımar
-
[isim]
Tımar
- HAŞMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görkem
-
[isim]
Görkem
- HİDDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öfke, kızgınlık
- "Hiddet ve nefretimden kalbim çarpıyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Hele sokakta yüksek sesle gülenler olursa kendisiyle eğleniyorlar sanarak hiddetten kuduruyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Öfke, kızgınlık
- EYALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir tür bağımsızlığı olan büyük il
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda en büyük sivil veya askerî yönetim bölgesi
-
[isim]
Çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir tür bağımsızlığı olan büyük il
- LÜKNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dilde pelteklik, tutukluk
-
[isim]
Dilde pelteklik, tutukluk
- GURBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
- "Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde." (Kemalettin Kamu)
- "İçinde gurbet acısına benzer bir sızı duyuyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
- İZAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görelik
-
[isim]
Görelik
- MİLLET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus
- "Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin layemut abidesidir." (Atatürk)
-
Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes
- "Millet tütün paralarını alınca borcunu öder." (Necati Cumalı)
-
Benzer özellikleri olan topluluk
- "Şu kadın milletinin kıskançlığının hiç sonu yok." (Ahmet Mithat)
-
[isim]
Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus
- AHİRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya
- "Artık sana dünyada rastlayamazsam yarın ahirette on parmağım yakanda olsun!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya
- ZULMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karanlık
- "Görmek için aydınlık ve görülmemek için zulmet lazımdı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Karanlık
- KORNET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pistonlu orkestra çalgısı
-
[isim]
Pistonlu orkestra çalgısı