Sonunda ek olan 5 harfli 126 kelime var. EK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ek olan kelimeler listesine ya da başında ek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖDLEK

  1. [sıfat] Korkak, tabansız, yüreksiz
    • "Oda arkadaşım geceleri bir tavşan gibi ödlekti." (Haldun Taner)

BİTEK

  1. [sıfat] Verimli

ÖRDEK

  1. [isim] Perde ayaklılardan, evcil ve yabani türleri bulunan su kuşu (Anas)
    • "Üç ördek onları görünce paytak paytak kaçıştılar." (Haldun Taner)
  2. Yataktan kalkamayacak durumdaki erkek hastaların içine idrarlarını yaptıkları kap, lazımlık, oturak
  3. Otobüs ve minibüs sürücülerinin yollardan aldıkları yolcular için kullandıkları bir söz
  4. Hile ile para sızdırılacak kimse, enayi

DÖLEK

  1. [sıfat] Ağırbaşlı, uslu, ağır davranışlı
    • "Oysaki Fatih'in dölek bir kişi olduğu belli, uzun uzun hazırlamış İstanbul'un alınmasını, düşünmüş, hesaplamış da öyle girişmiş o işe." (Nurullah ataç)
  2. Düz, engebesiz (toprak parçası)
    • "Dölek yer."

FELEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gök, gökyüzü, sema
    • "Oyuna bir de kalender, feleğin çemberinden geçmiş ihtiyar komiser koyacaksınız." (Haldun Taner)
    • "Bir gün burada koyu ateş renginde bir hotoz görmüştür ki feleğini şaşırmıştır." (Salâh Birsel)
    • "Desenize ki işimiz iş; felekten öyle bir gün çalacağız." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Dünya, âlem
  3. Talih, baht, şans
    • "Felek oyun etmişti onlara, yiğitlerden ikisi uyuya kaldı." (Cemil Meriç)
  4. Askerî mızıkada zilli bir müzik aracı

İNMEK

  1. [-den] Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek, çıkmak karşıtı
  2. Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak
    • "Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü." (Peyami Safa)
  3. Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden gelmek
    • "Dağdan kurt indi."
  4. [-e] Bir yerden başka bir yere gitmek, varmak
    • "Hey gidi gençlik hey! Unutulmaz günlerdi onlar. Yenikapı'ya, meyhanelere indik mi şöyle bir..." (Atilla İlhan)
  5. [-e] Konaklamak
    • "Samananbarı köyünün en büyük ve gösterişli evine inmişlerdi." (Halide Edip Adıvar)
  6. [nsz] Alçalıp eski durumuna dönmek
    • "Sular indi. Şiş indi."
  7. [nsz] Fiyatı düşürmek
    • "Bin lira daha indim, gene almadı."
  8. Değeri düşmek
    • "Altın fiyatları indi."
  9. [-e] Vurmak
    • "Şimdi kafana inerim!"
  10. [nsz] Yıkılmak
    • "Yağmurdan duvar inmiş."
  11. [-e] İnme gelmek
    • "Sağ tarafına inmiş."
  12. Bir yeri kaplamak, basmak veya bir yerden akmak, kaymak
    • "Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara..." (Çetin Altan)
  13. Uzamak, ulaşmak
    • "Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu." (Ömer Seyfettin)
  14. Ağmak
  15. Sayısı azalmak
    • "Evvelden daha çok olduğumuzu zannettiğim hâlde sayımız son günlerde bu miktara inmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)

PESEK

  1. [isim] Diş kiri, diş pası

ÇİMEK

  1. [isim] Çimecek yer

DENEK

  1. [sıfat] Üzerinde deney yapılan (canlı veya şey)

SELEK

  1. [sıfat] Cömert

BİNEK

  1. [sıfat] Binmeye yarayan (otomobil, at vb.)

ÖĞREK

  1. [isim] At sürüsü

SÜBEK

  1. [isim] Bazı yerlerde beşikteki çocukların bacakları arasına yerleştirilen sidik şişesi veya sidiği bir kaba akıtacak boru
    • "Sübekten çarpık kalan bacaklarını yanlara atar gibi yengeçvari yürümeye başladı." (Ömer Seyfettin)

KÜLEK

  1. [isim] Bal, yağ, yoğurt vb. şeyler koymaya yarar tahta kova

ESNEK

  1. Bir dış gücün etkisi altında uzama, kısalma, eğrilme vb. biçim değişikliklerine uğradıktan sonra, etkinin kalkmasıyla eski biçimini alabilme özelliğinde olan, elastiki
    • "Çelik ve kauçuk çok esnek cisimlerdir."
  2. Değişik yorumlara elverişli
  3. Görüş ve tutumlarında katı olmayan

DİZEK

  1. [isim] Porte

ESMEK

  1. [nsz] Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak
    • "İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor." (Ahmet Haşim)
  2. [-e] Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek
    • "Bu yolculuk size nereden esti?"

SÜREK

  1. [isim] Süren, devam eden zaman
  2. [sıfat] Hızlı süren, hızlı giden
  3. Satmak için pazara götürülen hayvan sürüsü

ÖLÇEK

  1. [isim] Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
  2. [sıfat] Bu ölçü miktarında olan
    • "İki ölçek buğday."
  3. Tahıl ölçmeye yarar kap, kile
  4. Bir harita veya resimde görülen uzaklıklarla bunların işaret ettiği, karşılandığı gerçek uzunluklar arasındaki oran
    • "Yüz binde bir ölçeğinde bir harita."
  5. Bir ölçü aletinin üzerinde çizgilerle ayrılmış bölüm, kadran
  6. Dört okkaya eşit ağırlık ölçüsü

KÖÇEK

  1. [isim] Kadın kılığına girip oynayan erkek
    • "Şehrin bütün köçekleri, çengileri çağrılsın!" (Turan Oflazoğlu)
  2. Ağırbaşlı davranışları olmayan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü