Sonunda e olan 3 harfli 24 kelime var. E harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da başında e harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ATE
-
-
Tanrıtanımaz
-
Tanrıtanımaz
- ÜYE
-
-
[isim]
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
- "İkisi de şehrin satranç kulübü üyelerindendir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz." (Anayasa)
-
Omurgalılarda, kol ve bacaklar
-
[isim]
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
- ECE
-
-
[isim]
Güzel kadın
- "Dün Sirkeci istasyonunu görmeliydiniz, ecemiz geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kraliçe
-
[isim]
Güzel kadın
- EDE
-
-
[isim]
Büyük erkek kardeş, ağabey
-
[isim]
Büyük erkek kardeş, ağabey
- ACE
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Teniste rakibin karşılayamadığı, doğrudan doğruya sayı getiren servis
-
[isim]
Teniste rakibin karşılayamadığı, doğrudan doğruya sayı getiren servis
- İSE
- ...
- EKE
-
-
[sıfat]
Büyük, yetişkin, yaşlı, kart
-
[isim]
Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk
-
[sıfat]
Büyük, yetişkin, yaşlı, kart
- EPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Delici kılıç
-
Delici kılıçla oynanan bir tür kılıç oyunu
-
[isim]
Delici kılıç
- EĞE
-
-
[isim]
Göğüs kafesini oluşturan, arkadan omurgaya, önden de göğüs kemiğine eklenen uzun, yassı ve eğri kemiklerden her biri, kaburga
-
[isim]
Göğüs kafesini oluşturan, arkadan omurgaya, önden de göğüs kemiğine eklenen uzun, yassı ve eğri kemiklerden her biri, kaburga
- EFE
-
-
[isim]
Yiğit, özellikle Batı Anadolu köy yiğidi, zeybek
-
Ağabey
-
Kabadayı
-
Kaptan
-
[isim]
Yiğit, özellikle Batı Anadolu köy yiğidi, zeybek
- EBE
-
-
[isim]
Doğum işini yaptıran kadın
- "Ebe demek yarım doktor demektir." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Birçok oyunların tersine herkes ebe olmak istiyor, sahte yanlışlıklar yapıyordu." (Peyami Safa)
-
Büyük anne, nine
-
Genellikle çocuk oyunlarında baş olan, diğer çocuklara veya gruba karşı cezasını çekmek ve bundan kurtulmak için tek başına bütün sorumluluğu üzerine alan çocuk
-
[isim]
Doğum işini yaptıran kadın
- İLE
-
-
[bağlaç]
Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
- "Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz." (Ömer Seyfettin)
- "Güneşin batmasıyla beraber hava soğuyuverdi."
-
Bazı soyut adlara getirildiğinde durum bildiren zarflar oluşturan bir söz
- "Merhametle ona bakıyordu."
- "Mektup yazmakla beraber telgraf da çekti."
-
Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz
- "Annesi ile (annesiyle) babası geldiler. Leyla ile Mecnun. Gelmeleri ile gitmeleri bir oldu."
- "Yıllarca çalışmakla beraber yine başaramadı."
-
[bağlaç]
Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz
- OLE
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[ünlem]
Yüreklendirmeye yarayan bir seslenme sözü, yaşa
- "Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle / Her kalbi dolduran zile, her sineden ole!" (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[ünlem]
Yüreklendirmeye yarayan bir seslenme sözü, yaşa
- ABE
-
-
[ünlem]
Özellikle Rumeli'de seslenmek ve dikkati çekmek için kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Özellikle Rumeli'de seslenmek ve dikkati çekmek için kullanılan bir söz
- EGE
-
-
[isim]
Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu kimse, veli, iye
-
[isim]
Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu kimse, veli, iye
- ÖKE
-
-
[isim]
Deha sahibi kimse, dâhi
-
[isim]
Deha sahibi kimse, dâhi
- ÖGE
-
-
[isim]
Birleşik bir şeyi oluşturan basit şeylerden her biri, unsur, eleman
-
Başka şeylerin kendisinden türediği ilk madde, ilke, unsur
-
Bir cümleyi oluşturan özne, yüklem, tümleç vb. birimlerden her biri
-
Bir sınıf veya bir topluluğun bireylerinden her biri
- "O savaşı başarıya ulaştıran en kuvvetli öge, ne yabancıdan gördüğümüz yardım ne de bugünkü özel girişimcilerin gayretleridir." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Birleşik bir şeyi oluşturan basit şeylerden her biri, unsur, eleman
- ÖZE
-
-
[isim]
Bir türde, bir bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde veya bireyde rastlanılmayan, has
- "Gülmek insan türüne öze bir durumdur."
-
[isim]
Bir türde, bir bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde veya bireyde rastlanılmayan, has
- ÜRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
-
Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan temel gereçlerden beyaz, billursu toz
-
[isim]
Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
- BRE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[ünlem]
"Ey, hey" anlamında kullanılan bir seslenme sözü
- "Bre Arslan Bey! Sen bu işi kolay mı sanırsın?" (Sevinç Çokum)
-
"Be" yerine kullanılan bir seslenme sözü
-
"Vay" anlamında şaşma bildiren bir seslenme sözü
- "Bre, bu ne büyük gemi!"
-
Şaşkınlık, coşku anlatan bir seslenme sözü
-
[bağlaç]
Tekrarlanan iki emir kipi arasına getirilerek işin sürekliliğini anlatan bir söz
- "Öyle bir yol ki git bre git, bitmez. Gez bre gez. Dolaş bre dolaş." (Ahmet Rasim)
-
[ünlem]
"Ey, hey" anlamında kullanılan bir seslenme sözü