Başında bu olan 8 harfli 73 kelime var. Bu ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bu olan kelimeler listesine ya da sonu bu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bu bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BULUNMAZ
-
-
[sıfat]
Eşsiz, nadir, kıymetli
- "Konuşmamız boyunca bunun benim için bulunmaz fırsat olduğunu yineleyip durdu." (Ahmet Ümit)
-
[sıfat]
Eşsiz, nadir, kıymetli
- BUYRULMA
-
-
[isim]
Buyrulmak işi
-
[isim]
Buyrulmak işi
- BUDALACA
-
-
[sıfat]
Budalaya yakışan
- "Bunu becerebilmek insanı nice budalaca hatalardan korur." (Haldun Taner)
-
Budalaya yakışır biçimde, budalacasına
- "Budalaca gülen kızlara kızıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Budalaya yakışan
- BURUKLUK
-
-
[isim]
Buruk olma durumu, kekrelik
- "Ayvanın burukluğu."
-
Küskünlük, gücenmişlik
-
[isim]
Buruk olma durumu, kekrelik
- BUĞULAMA
-
-
[isim]
Buğulamak işi
-
Buğuda pişmiş yemek
- "Hamsi buğulaması."
-
[isim]
Buğulamak işi
- BUYDURMA
-
-
[isim]
Buydurmak işi
-
[isim]
Buydurmak işi
- BULGURSU
-
-
[sıfat]
Bulguru andıran, bulgura benzeyen, bulgur gibi, bulgurumsu
-
[sıfat]
Bulguru andıran, bulgura benzeyen, bulgur gibi, bulgurumsu
- BUNAKLIK
-
-
[isim]
Bunak olma durumu
- "Bende bunaklık daha başlamadı, bunaklık veya sapıklık..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bunak olma durumu
- BULAŞMAK
-
-
[nsz]
Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
- "Tabak bulaştı."
-
[-e]
İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
- "Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Hastalık geçmek, sirayet etmek
- "Çocuğa suçiçeği bulaşmış."
-
[-e]
Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
- "Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı." (Lâtife Tekin)
-
[-e]
İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak
- "Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun." (Ahmet Ümit)
-
[nsz]
Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
- BUDAKSIZ
-
-
[sıfat]
Budağı bulunmayan (ağaç vb.)
-
[sıfat]
Budağı bulunmayan (ağaç vb.)
- BUZÇÖZER
-
-
[isim]
Buzu çözen, donmayı önleyen alet
-
[isim]
Buzu çözen, donmayı önleyen alet
- BUNGALOV
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hindistan'da tek katlı, genellikle tahtadan yapılmış, veranda ile çevrili ev
- "Onun hafıza ve hatırasında artık Seylan yaylasındaki kırmızı bungalov yok." (Refik Halit Karay)
-
Genellikle tahtadan yapılmış, tek katlı ev
-
[isim]
Hindistan'da tek katlı, genellikle tahtadan yapılmış, veranda ile çevrili ev
- BUYURMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek
- "Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur." (Nurullah ataç)
- "Soldaki bahçeli kahveye buyur ettim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek
- "Bir şey mi buyurdunuz?"
- "Çok doğru buyuruyorsunuz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-e]
Gelmek, gitmek, geçmek, girmek
- "Salona buyurmaz mısınız?" (Mithat Cemal Kuntay)
-
[-i]
Almak
- "Buyurunuz kahvenizi!" (Mehmet Emin Yurdakul)
-
[yardımcı fiil]
Etmek, eylemek
- "Size karşı derin hürmeti vardı, lütuf buyurur sorarsanız yalnızlığını hissetmez." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek
- BUYURUCU
-
-
[isim]
Buyruk, emir veren kimse
-
[isim]
Buyruk, emir veren kimse
- BUZLANMA
-
-
[isim]
Buzlanmak işi
-
[isim]
Buzlanmak işi
- BULUTSUZ
-
-
[sıfat]
Bulutu bulunmayan, açık, berrak
- "Burası seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Bulutu bulunmayan, açık, berrak
- BUGÜNLÜK
-
-
[zarf]
Bugün için
- "Fakat bugünlük, bu masal havası içinde onunla beraber yaşamalıyız." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Bugün için
- BURDURLU
- ...
- BUYRULTU
-
-
[isim]
Sadrazam, vezir, beylerbeyi vb. yüksek devlet görevlileri tarafından yazılan buyruk
-
[isim]
Sadrazam, vezir, beylerbeyi vb. yüksek devlet görevlileri tarafından yazılan buyruk
- BURULMAK
-
-
[nsz]
Ekseni çevresinde döndürülmek
-
Sancımak, ağrımak
- "Bağırsaklarım buruluyor."
-
[-e]
Alınarak küskünlük göstermek, gücenmek
- "Yavere burulduğumu sezdirmeden başka bir laf açtım." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Ekseni çevresinde döndürülmek