Başında bağ olan 8 harfli 34 kelime var. Bağ ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bağ olan kelimeler listesine ya da sonu bağ ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bağ bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BAĞ
2 Harfli Kelimeler
AB, AĞ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAĞIRTMA
-
-
[isim]
Bağırtmak işi
-
[isim]
Bağırtmak işi
- BAĞLAÇLI
-
-
[sıfat]
Bağlacı olan
-
[sıfat]
Bağlacı olan
- BAĞNAZCA
- ...
- BAĞDAŞIM
-
-
[isim]
Tutarlık, tutarlılık, insicam
-
[isim]
Tutarlık, tutarlılık, insicam
- BAĞITSIZ
-
-
[sıfat]
Sözleşmesi olmayan
-
[sıfat]
Sözleşmesi olmayan
- BAĞIRSAK
-
-
[isim]
Sindirim organının mideden anüse kadar olan, ince bağırsak ve kalın bağırsaktan oluşan bölümü
-
[isim]
Sindirim organının mideden anüse kadar olan, ince bağırsak ve kalın bağırsaktan oluşan bölümü
- BAĞCIKLI
-
-
[sıfat]
Bağı olan, bağı bulunan
- "Bağcıklı ayakkabı."
-
[sıfat]
Bağı olan, bağı bulunan
- BAĞDAŞMA
-
-
[isim]
Bağdaşmak işi, imtizaç
-
[isim]
Bağdaşmak işi, imtizaç
- BAĞBOĞAN
-
-
[isim]
Küsküt
-
[isim]
Küsküt
- BAĞDAMAK
-
-
[-i]
Birkaç şeyi birbirine geçirerek bağlamak
-
İçinden çıkılmayacak bir duruma getirmek, kördüğüm etmek
-
[-i]
Birkaç şeyi birbirine geçirerek bağlamak
- BAĞRIŞMA
-
-
[isim]
Bağrışmak işi, birlikte bağırma
- "Evde bir gürültü, bir bağrışma oldu."
-
[isim]
Bağrışmak işi, birlikte bağırma
- BAĞDAŞIK
-
-
[sıfat]
Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen
-
[sıfat]
Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen
- BAĞCILIK
-
-
[isim]
Bağ yetiştirme ve ürününü satma işi
-
[isim]
Bağ yetiştirme ve ürününü satma işi
- BAĞLAMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
- "Gemiyi iskeleye bağlamak."
-
Düğümlemek
- "İpi ipe bağlamak."
-
[-i]
Yara ilaç koyup bezle sarmak
- "Yarayı bağlamak."
-
[-i]
Denk yapmak, paket yapmak
- "Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak."
-
[nsz]
Oluşmak, tutmak, meydana gelmek
- "Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı / Her yüze çiziyordu bir hüzün kırışığı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Bir iş veya kimse için ayırmak, tahsis etmek
- "Birine haftalık bağlamak."
-
Anlaşma yapmak
- "İşleri sözleşmeye bağlamak."
-
[-i]
Uyulması zorunlu olmak
- "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır." (Anayasa)
-
Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak
- "Bu iş beni çok bağladı."
-
[-i]
Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak
-
[-i]
Geçişi engellemek
- "Bütün yolları bağlamışlar."
-
[-i]
Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek
-
[-i]
Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek
-
Gönlünü kazanmak
- "Bu davranışınız beni size bağladı."
-
Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak
-
Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak
- "Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
- BAĞIRMAK
-
-
[nsz]
İnsan yüksek ve gür ses çıkarmak
- "Yaşasın hürriyet diye bağırsa ismi tarihe geçecekti." (Ömer Seyfettin)
-
Kendini belli etmek
- "Kitap buradayım diye bağırıyor, sen onu görmüyorsun."
-
[-e]
Yüksek sesle azarlamak
-
[nsz]
İnsan yüksek ve gür ses çıkarmak
- BAĞLAŞIK
-
-
[sıfat]
Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış olan (kimse veya topluluk), müttefik
-
Sonuç, sebep gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan (nesne, terim)
-
[sıfat]
Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış olan (kimse veya topluluk), müttefik
- BAĞLAŞMA
-
-
[isim]
Bağlaşmak işi, ittifak
-
[isim]
Bağlaşmak işi, ittifak
- BAĞIMSIZ
-
-
[sıfat]
Davranışlarını, tutumunu, girişimlerini herhangi bir gücün etkisinde kalmadan düzenleyebilen, özgür, hür
- "Konsolosların her biri bağımsız bir vali gibi davranırdı." (Necati Cumalı)
-
Müstakil
-
[isim]
Herhangi bir kuruluşa, partiye bağlı olmayan kimse
- "... Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından, oranlarına göre, üye alınır." (Anayasa)
-
[isim]
Bağımsız milletvekili
-
[sıfat]
Davranışlarını, tutumunu, girişimlerini herhangi bir gücün etkisinde kalmadan düzenleyebilen, özgür, hür
- BAĞLANIŞ
-
-
[isim]
Bağlanma işi veya biçimi
-
[isim]
Bağlanma işi veya biçimi
- BAĞLAYIŞ
-
-
[isim]
Bağlama işi veya biçimi
-
[isim]
Bağlama işi veya biçimi