Başında al olan 4 harfli 23 kelime var. Al ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde al olan kelimeler listesine ya da sonu al ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında al bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bilen, bilici
-
[sıfat]
Bilen, bilici
- ALMA
-
-
[isim]
Almak işi
-
Alıntı, iktibas
- "Ondan acemicesine alma olarak." (Muallim Naci)
-
[isim]
Almak işi
- ALDI
-
-
"söylemeye başladı" anlamında kullanılan bir söz
- "Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." (Necati Cumalı)
- "Uykuysa, uyumak bir marifetse al uykuyu diyerek akşama kadar uyudum." (Tarık Buğra)
- "Al sana bir bela daha!"
- "Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." (Atilla İlhan)
-
"söylemeye başladı" anlamında kullanılan bir söz
- ALIK
-
-
[sıfat]
Akılsız, sersem, budala, ebleh
- "Alık değilim ya elbet anlarım..." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Akılsız, sersem, budala, ebleh
- ALIN
-
-
[isim]
Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
- "Bütün savaşlardan alnının akıyla çıkmış bir denizci. Hiç yenik düşmemiş." (Zeyyat Selimoğlu)
- "Alnımın ne kara yazısı varmış." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bazı şeylerin önü, ön yüzü
-
Karşı
- "Güneşin alnında durma."
-
Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi
-
[isim]
Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
- ALPU
- ...
- ALIM
-
-
[isim]
Alma işi
-
Kurum, çalım, gurur
-
Çekicilik
- "O ne eda, o ne alım, o ne çalım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Alma işi
- ALTO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Viyola
-
Kontralto
-
[isim]
Viyola
- ALFA
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Yunan alfabesinin birinci harfi
-
[isim]
Yunan alfabesinin birinci harfi
- ALAT
- ...
- ALAZ
-
-
[isim]
Alev, yalaz
-
[isim]
Alev, yalaz
- ALÇI
-
-
[isim]
Alçı taşının pişirilip toz durumuna getirilmesinden elde edilerek yapılarda, sanatta, mimarlıkta ve dişçilikte kullanılan madde
-
[isim]
Alçı taşının pişirilip toz durumuna getirilmesinden elde edilerek yapılarda, sanatta, mimarlıkta ve dişçilikte kullanılan madde
- ALAY
-
-
[isim]
Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk
- "Düğün alayı. Fener alayı."
-
Bayram, cenaze vb. törenlerde sıralı olarak giden insan topluluğu, kortej
-
Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu
- "Topçu alayı."
-
[isim]
Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk
- ALEV
-
-
[isim]
Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule
- "Sobada çıralar hemen alev almış, odunları da tutuşturmuştu." (Tarık Buğra)
- "Gözleri siyah bir alev gibi parlıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Sıcaklık
- "İşte şimdi damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kıvılcım
-
Aşk ateşi
-
Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama
-
[isim]
Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule
- ALİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hastalıklı, sakat
- "Bu insanlarla ciddi bir mücadeleye girişmek, bana sokakta alil bir dilenciye hakaret etmek kadar ayıp görünüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Hastalıklı, sakat
- ALTI
-
-
[isim]
Beşten sonra gelen sayının adı
-
Bu sayıyı gösteren 6, VI rakamlarının adı
-
[sıfat]
Beşten bir artık
-
[isim]
Beşten sonra gelen sayının adı
- ALLI
-
-
[sıfat]
Üzerinde al renk bulunan
- "Allı basma."
-
[sıfat]
Üzerinde al renk bulunan
- ALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne
- "Sen kalktın, onu şakaya, latifeye, alaya alet etmek istedin." (Ömer Seyfettin)
- "Mustafa Kemal'de tek olmayan şey, 'alet olmak' zaafı idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç, aygıt
- "Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri
-
Hoş görülmeyen bir işe yardımcı veya aracı olmayı kabul eden kimse, maşa
- "Birtakım teşebbüslerini gerçekleştirmesi yolunda onu bir alet gibi kullanıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne
- ALGI
-
-
[isim]
Kazanç, alacak
-
Rüşvet
-
Vergi
-
[isim]
Kazanç, alacak
- ALIÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Akdiken
- "Sık pırnallıklar, erguvan, defne, alıç kümeleri yer yer yolu boğuyor." (Necati Cumalı)
-
Bu ağacın mayhoş yemişi
-
[isim]
Akdiken