Sonunda ak olan 8 harfli 667 kelime var. AK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ak olan kelimeler listesine ya da başında ak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KIRIMÇAK
...
SARINMAK

  1. [-e] Kendi üstüne sarmak
    • "Davut ile Ali paltolarına, kaşkollarına sarınıp caddeye çıktılar." (Sait Faik Abasıyanık)

İSTİMLAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kamulaştırma

TAVSAMAK

  1. [nsz] Bir iş, bir durum vb. gücünü, hızını kaybetmek, yavaşlamak, gevşemek
    • "Sonra sonra ziyaretler seyrekleşti, gitgide büsbütün tavsadı." (Haldun Taner)

DAĞITMAK

  1. [-i] Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak
    • "Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. [nsz] Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek
    • "Muhacir kümeleri arasında ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." (Peyami Safa)
  3. Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek
  4. Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak
    • "Odayı dağıtmak. Kâğıtları dağıtmak."
  5. Güçlü bir vuruşla büyük bir zarara yol açmak
    • "Bir yumrukta beynini dağıttı."
  6. [nsz] İletmek, ulaştırmak
    • "Selamlar dağıtarak telaşsız ve yorgun bana doğru yürüyordu." (Refik Halit Karay)
  7. Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek
    • "Kooperatifi dağıttılar."
  8. Kurulu bir düzeni bozmak
  9. Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek
  10. [nsz] Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek
  11. [nsz] Değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak

KABARMAK

  1. [nsz] Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
    • "Ekmek iyi kabardı."
  2. Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
    • "Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Niceliği artmak, büyümek
    • "Masraf kabardı."
  4. Şişmek, genişlemek
    • "İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi." (Peyami Safa)
  5. Hayvanların tüyleri dikilmek
  6. Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
    • "Bu kumaş çabuk kabardı."
  7. Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
    • "Masanın kaplaması kabardı."
    • "Dolabın boyası kabardı."
  8. Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
  9. Bulanmak
  10. Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
    • "Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır." (Necati Cumalı)
  11. [nsz] Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
  12. Böbürlenmek, gururlanmak
    • "Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu." (Ömer Seyfettin)

UYLAŞMAK

  1. [nsz] Birbiriyle uyuşmak, uzlaşmak, anlaşmak

KAVZAMAK

  1. [-i] Sıkı tutmak, kavramak
  2. Korumak, muhafaza etmek

SIKIŞMAK

  1. [nsz] Birbirine basınç yapacak kadar yaklaşmak
    • "Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Basınçla iki şey arasında kalmak
    • "Parmağı kapıya sıkışmış."
  3. Dar bir yere zorla sığmak veya sığdırılmak
    • "Karşıda apartmanın köşesine sıkışmış baraka kahveden bir adam, bir kürek ateş çıkardı." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Zor bir durumda kalmak
    • "Osmanlı İmparatorluğu sıkışınca üç milyon asker çıkarabiliyordu." (Etem İzzet Benice)
  5. Sıkıntı ve darlık vermek, çarpıntı duymak
    • "Göğsü sıkışmış."
  6. Tuvalet ihtiyacı gelmek

YARIŞMAK

  1. [nsz] Üstünlük kazanmak amacıyla bir yarışmaya katılmak
  2. Bir yarışmada başkalarından üstün olmak için çaba göstermek
  3. Başkalarından üstün olmaya çalışmak, rekabet etmek

DOYURMAK

  1. [-i] Açlığını gidermek
    • "Saatlerce karnımı doyuracak bir köy aramış, bulamamıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Geçindirmek, yaşamasını sağlamak
    • "Bu topraklar milyonlarca kişiyi doyurabilir."
  3. Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak
  4. Kandırıcı, inandırıcı olmak, tatmin etmek
    • "Elli yıl gecikmeyle yapılan bu açıklamanın insanı doyuracak bir yanı yoktur." (Salâh Birsel)
  5. Para yedirmek
  6. Doyma durumuna getirmek

TIKIŞMAK

  1. [-e] Birlikte bir yere tıkılmak
    • "Altı kişi bir arabaya tıkıştılar."

APARTMAK

  1. [-i] Aparma işini yaptırmak

BURCUMAK

  1. [nsz] Güzel koku yaymak

HAŞLAMAK

  1. [nsz] Bir şeyi kaynar suya daldırmak
    • "Sebze haşlamak."
  2. [-i] Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek
  3. Suda kaynatarak pişirmek
    • "Nine, yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı teyze." (Halide Edip Adıvar)
  4. [-i] Kaynar sıvı bir şeyi yakmak
    • "Kaynar su ayağımı haşladı."
  5. [-i] Don, kırağı için bitkilere zarar vermek
  6. [-i] Dalamak
    • "Böcek çocuğun bacağını haşlamış."
  7. [-i] Sızı vermek, acı vermek
    • "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." (Peyami Safa)
  8. Sertçe paylamak, azarlamak
    • "Recep'i kenara çekip fena hâlde haşladılar." (Sait Faik Abasıyanık)

KIZIŞMAK

  1. [nsz] Yüksek bir dereceyi bulmak, çok ısınmak
  2. Bitkiler, ıslaklık ve mikropların etkisi altında çürürken ısınmak
    • "Ot balyaları kızıştı."
  3. Hayvan, eş isteme zamanı gelmek, kösnümek
    • "Aygır kızıştı."
  4. Zorlu, sert, kızışık bir durum almak, şiddetlenmek, artmak
    • "Politika münakaşaları ve birbirine yapılan şakalar bazen dayaklı kavgalara meydan açacak derecede canlanıp kızışır." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Hızlanmak, hareketlenmek
    • "... oyun kızıştı mı kunduralarını atar, yalın ayak oynardı." (Haldun Taner)

OTALAMAK

  1. [-i] Zehirlemek, ağılamak
  2. Otamak

SARMISAK

  1. [isim] Bakınız sarımsak

SAVUŞMAK

  1. [nsz] Bulunduğu yerden aceleyle, gizlice veya dikkati çekmeden ayrılmak
    • "Hemen dükkâna koşuyorum, acele acele bir iki gazete alıp savuşuyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Yemek kotaracağım diye savuşup gitti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Hastalık veya başka kötü bir durum geçmek, iyileşmek

YUTULMAK

  1. [nsz] Yutma işi yapılmak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü