Sonunda ak olan 7 harfli 264 kelime var. AK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ak olan kelimeler listesine ya da başında ak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ANLAMAK

  1. [-i] Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak
    • "Babasının niçin bu kasabayı çok sevdiğini Nevin bir türlü anlayamamıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek
  3. Sorup öğrenmek
    • "Dışarıdaki gürültünün sebebini anlayıver."
  4. Doğru ve yerinde bulmak
    • "Hani bunu anladık ama!"
  5. Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek
    • "Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım." (Mithat Cemal Kuntay)
  6. [-den] Bir şey hakkında bilgisi bulunmak
    • "Biz de onun kadar bu işten anlarız." (Haldun Taner)
  7. [-den] İyilik görmek, yararlanmak
    • "Bu ilaçtan hiçbir şey anlamadım."
  8. Sahip olmayı istemek, dileğinin yerine getirilmesini istemek
    • "Yediğinden biz de anlayalım."

OTARMAK

  1. [-i] Otlatmak

KURUMAK

  1. [nsz] Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek
    • "Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek
  3. Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak
    • "Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  4. Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek
    • "Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu." (Refik Halit Karay)
  5. Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak
    • "Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın." (Memduh Şevket Esendal)

SULAMAK

  1. [-i] Toprak, bitki, hayvan vb.ne su vermek
    • "Babası çiçekleri suluyor ve öksürüyordu." (Peyami Safa)
  2. Hayvana su vermek, suvarmak
  3. Para ödemek, vermek, harcamak
    • "Sabah sabah beş milyon lirayı suladık."

ULANMAK

  1. [nsz] Ulama işi yapılmak

YARAMAK

  1. [-e] Bir şey yararlı olmak, yarar sağlamak
    • "Kuru lafın işe yarayacağına hiç aklı ermedi." (Ömer Seyfettin)
    • "Ona iyilik yaramaz."
  2. Bir iş için uygun olmak, kullanılır olmak

AKIŞMAK

  1. [nsz] Karşılıklı akmak
  2. Her yönden gelip gitmek
    • "Sessiz, hayatın durgun akıştığı bir arka sokak." (Selim İleri)

ARAŞMAK
...
CIRTLAK

  1. [sıfat] Hoşa gitmeyen, keskin ve çiğ, tiz (ses)
  2. Olgunluktan ezilebilecek duruma gelmiş (meyve, sebze)

IRGAMAK

  1. [-i] Çabuk olmak, davranmak
  2. Oynatmak, kımıldatmak

İLTİSAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kavuşma, bitişme, birleşme

İNHİMAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeye aşırı düşkünlük gösterme, kapılma

YATALAK

  1. [sıfat] Felç, sakatlık vb. bir sebeple yataktan kalkamayan (kimse)
    • "Şu rezalete bakın, yatalak gibi uzanmışlar." (Ömer Seyfettin)
    • "Bu kapanık, rutubetli yerde yatalak olup kalmaktan kurtulurum." (Osman Cemal Kaygılı)

UYUTMAK

  1. [-i] Uyumasını sağlamak, uyur duruma getirmek
  2. Acı, keder vb.ni hafifletmek
    • "Yeisimi uyutmak için dimağımı tarih okumakla yoruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. İlgi konusu olmaktan çıkarmak, unutturmak
  4. Aldatmak, kandırmak
    • "Bugün yarın diye uyuttun durdun beni." (Atilla İlhan)

OVULMAK

  1. [nsz] Ovma işine konu olmak
    • "Tavanlar bir sabunla ovulmaktan parıl parıl parlıyor." (Ömer Seyfettin)

BAKARAK

  1. [zarf] Göre
    • "Sen onlara bakarak daha anlayışlısın."

KORUMAK

  1. [-i] Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek
    • "Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek
    • "Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu." (Reşat Enis)
  3. [-i] Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek
    • "Yurdu korumak."
  4. [-i] Tehlikeli, zararlı durumları önlemek
    • "İlaçla meyveleri korudu."
  5. [-i] Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek
    • "Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi."
  6. [-i] Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek
    • "Geleneklerini koruyorlar."
  7. [-i] Karşılamak, denk gelmek
    • "Bu işin geliri masrafını korumaz."

SACAYAK

  1. [isim] Sacayağı
    • "Kimi kocaman kazanı sacayak şeklinde dizilmiş üç büyük taşın üstüne oturtmaya çalışıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ALIŞMAK

  1. [-e] Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek
    • "Muhtaç değiliz ama ben çalışmaya alıştım." (Etem İzzet Benice)
  2. Yadırgamaz duruma gelmek
    • "Havaya alışmak. Bulunduğu çevreye alışmak."
  3. Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek
    • "Bu mesleğe alışmış gibi görünüyor." (Nezihe Araz)
  4. Sürekli ister olmak
    • "Tütüne alışmak. Eğlenceye alışmak."
  5. Bağlanmak, ısınmak
    • "Birdenbire ona alıştığını hissediyor ve bu işe ayrıca şaşıyordu." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
  6. Bağımlılık kazanmak
    • "İlaca alıştı. Dayağa alıştı."
  7. Evcilleşmek, ehlîleşmek
  8. [nsz] Tutuşmak, yanmaya başlamak

DÜZAYAK

  1. [isim] Bir halk oyunu türü
  2. [sıfat] İçinde merdiven veya inilip çıkılacak bölüm bulunmayan (ev, yol)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü