Sonunda ak olan 6 harfli 269 kelime var. AK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ak olan kelimeler listesine ya da başında ak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TORLAK

  1. [sıfat] Genç, toy
  2. Henüz evcilleşmemiş, alışmamış (hergele)
  3. [isim] Derviş

BOYDAK

  1. [isim] Yükü olmayan yaya
  2. [sıfat] Bekâr, yalnız, serbest

DUYMAK

  1. [-i] Bilgi almak, öğrenmek, haber almak
    • "Yaptıklarını duydum."
  2. İşitmek, ses almak
    • "Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek
    • "Yüzme denilen mucizeyi ancak beş altı sene sonra avuçlarımızın içinde duyabilecektik." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  4. Nesnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarından bilgi edinmek, hissetmek
    • "Elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum."
  5. [nsz] Bir ruh durumu içine girmek
    • "Hakiki bedbahtlar, sefaletlerini birdenbire açığa vurmaktan utanç duyarlar." (Reşat Nuri Güntekin)
  6. [nsz] Sezmek, fark etmek, hissetmek
    • "Güzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun." (Hüseyin Cahit Yalçın)

ZIYPAK

  1. [sıfat] Kaygan

ÇAPÇAK

  1. [isim] Çamçak
  2. Ağzı açık fıçı
    • "Elimi çapçağa daldırdım, karidesi bıyığından yakaladım." (Sait Faik Abasıyanık)

YAYMAK

  1. [-i] Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
    • "Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." (Necati Cumalı)
  2. Birçok kimseye duyurmak
    • "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." (Refik Halit Karay)
  3. Çevreye dağılmasına sebep olmak
    • "Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir."
  4. [-i] Sınırı genişletmek
    • "Tozu yaymak. Lekeyi yaymak."
  5. [-i] Koyun, inek vb.ni otlatmak
  6. [-i] Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak

ÇAPMAK

  1. [-i] Koşturmak
    • "Atını çaparak gitti."
  2. [nsz] Akın etmek, koşmak
    • "Yağı basar, uğru çapar, tek başıma barınamam, ölürüm." (Memduh Şevket Esendal)

TOPRAK

  1. [isim] Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü
    • "Kara toprak. Kireçli toprak. Killi toprak."
    • "Bu sabah hesap ettim, küçüğüm toprağa düşeli tam yetmiş üç gece olmuş." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "On dakikaya kalmadan adamcağız sizlere ömür! -Toprağı bol olsun diyeceksiniz." (Refik Erduran)
  2. [sıfat] Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış
    • "İki toprak duvarın birleştiği bir girintide diz üstü büzülmüş görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Boş saatlerde, şimdi ikisi de toprak olan iki dostumla sanat tartışmaları yapıyorduk." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. Arazi, tarla
    • "Köylüye toprak dağıtmak."
  4. Kara
    • "Toprağa ayak basmak."
  5. Ülke
    • "Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok." (Ruşen Eşref Ünaydın)

KISMAK

  1. [-i] Sesi azaltmak, alçaltmak
    • "Radyoyu biraz kısar mısın?"
  2. Gözü biraz kapamak
    • "Adam göz kapaklarını kısarak bir hesapladı." (Necati Cumalı)
  3. Ezmek, büzmek, daraltmak
    • "Omuzlarını kısar, ellerini cebinden çıkarır, atar ağzından sigarasını." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Lamba ışığını azaltmak
  5. Sıkıştırmak
    • "Birden susan köpek kuyruğunu bacaklarının arasına kıstı." (Ömer Seyfettin)
  6. [-den] Masraf, harcama vb.ni azaltmak
    • "Kes üç kuruş ekmekten / Beş kuruş etten kıs." (Behçet Necatigil)
  7. Verilen hak ve özgürlüklerin sınırını daraltmak
  8. Pintilik etmek

APIŞAK

  1. [sıfat] Bacaklarını açarak yürüyen, ayrık bacaklı

ASACAK
...
SIĞMAK

  1. [-e] Bir kaba, bir yere bütünüyle girebilmek veya içinden geçebilmek
    • "Bir tavla zarı kadar küçücük eve / Bir kadın iki çocuk nasıl sığar?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Uygun olmak
    • "Bu davranışın ne akla ne mantığa ne de insanlığa sığar!"
    • "Kin başka, aşk başkadır, kızım! Muhabbete cinayet sığmaz." (Ömer Seyfettin)

ÇIPLAK

  1. [sıfat] Üstünde bulunması gereken giysi, örtü vb. bulunmayan, üryan, nü, cıbıl, cıbıldak
    • "Kız, çıplak tabanlarını bozuk yolda şaplata şaplata köyün içerisine doğru uzaklaştı." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Saçsız (baş)
  3. Üzerinde yeşillik olmayan (arazi)
    • "Irmağın başında kocaman, çıplak bir tek kavak vardı." (Halide Edip Adıvar)
  4. İçinde gerekli eşya bulunmayan
    • "Ankara tepelerinin birinde, boz renkli bir binanın çıplak ve dar bir odasında onunla karşı karşıyayız." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. [isim] Soyunmuş durumda olan vücudun resmi, nü
  6. Yoksul (kimse)
    • "Askerliğini yapmamış, beş parasız, çıplak bir Cemal'in nesi vardı evlenilecek?" (Necati Cumalı)
  7. Yalın, süssüz
    • "Çıplak bir anlatım."
  8. Olduğu gibi, apaçık

YAPRAK

  1. [isim] Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme vb. olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler
    • "Dökülmüş yapraklar, bozulmuş bağlar / Bülbülün konduğu dallar perişan." (Karacaoğlan)
    • "Bütün vücudu yaprak gibi titriyordu."
  2. Sarma yapılan asma yaprağı
  3. Börek, baklava vb. şeylerde yufka
    • "Bu baklavada elli yaprak var."
  4. Kitap, defter vb. şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri, varak
    • "Takvimin kapak yaprağını ve günlük yapraklarını kolayca çevirdim." (Refik Halit Karay)
  5. Kat kat ayrılabilen şeylerde kat
    • "Mermer yaprağı."
  6. Eni 50 cm, boyu 75 cm olan bayrak ölçüsü
  7. Birkaç parça eklenerek yapılan şeylerde her parça
    • "Beş yapraktan bir yelken. Eteğin arka yaprağı."

SORMAK

  1. [-i] Birine soru yönelterek herhangi bir konuda bilgi istemek, sual etmek
    • "Hastanenin nöbetçi doktoru yok mu? diye soruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Öyle bir sıcak ki sorma gitsin! Sorma başımıza gelenleri! O işi sorma, sarpa sardı!"
  2. Bir işin sorumluluğu kendisinde olmak, bir işten sorumlu bulunmak
    • "Bu işi benden sorarlar."

ÇAMÇAK

  1. [isim] Ağaçtan oyularak yapılmış kulplu su kabı, çapçak
  2. Köpüklenerek akma

ŞAKŞAK

  1. [isim] Çoğunlukla hokkabazların kullandıkları, hafifçe vurulduğunda hızla vurulmuş gibi "şak" diye ses çıkaran tahta maşa

YAŞMAK

  1. [isim] Kadınların ferace ile birlikte kullandıkları, gözleri açıkta bırakan, ince yüz örtüsü
    • "Çıka çıka, yaşmak feraceli, kazık gibi bir kadın çıktı." (Sermet Muhtar Alus)
  2. Başla birlikte yüzü, ağzı kapatan örtü

DIŞRAK

  1. [sıfat] Herkesin öğrenmesinde sakınca görülmeyen, gizli kapalı olmayan (her türlü bilgi, öğreti), içrek karşıtı

KUŞLAK

  1. [isim] Av kuşları bol olan yer

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü