Sonunda ak olan 5 harfli 177 kelime var. AK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ak olan kelimeler listesine ya da başında ak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAPAK
-
-
[isim]
Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne
- "Evin en alt katına indik, oradan da bir mahzen kapağı açtılar." (Refik Halit Karay)
- "Elbise dolabı kapak atıyor."
- "Garajlara en yakın bir otele kapağı atmış, hemen yatıp uyumuştu." (Erhan Bener)
-
Dolap, sandık vb.ni örtmeye yarayan parça
- "Dolap kapağı."
-
Kitap, defter vb.nin en üstüne geçirilen kılıf
- "Kapağını, geceleri aynı masa etrafında buluştuğu ressamlardan birine çizdirecekti." (Atilla İlhan)
-
Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan, düzgün olmayan tahta
-
Zıvanada iki dış yan parça
-
[isim]
Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne
- SIZAK
-
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
- SİYAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözün gelişi, anlatım biçimi
-
[isim]
Sözün gelişi, anlatım biçimi
- VAŞAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kedigillerden, kulakları sivri, dişleri ve tırnakları keskin, kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan (Lynx lynx)
-
[isim]
Kedigillerden, kulakları sivri, dişleri ve tırnakları keskin, kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan (Lynx lynx)
- AKMAK
-
-
[-den]
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
- "Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." (Sait Faik Abasıyanık)
- "İçeriğin nasıl aktarılacağına dikkat etmiş, dilin olanaklarını akarına bırakmıştır." (Selim İleri)
- "Ebediyete akıp giden her on senede..." (Atatürk)
-
Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek
- "Üstünden sular akıyor."
-
Sıvı bir madde bir yerden çıkmak
-
[nsz]
Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak
- "Kova akıyor. Dam akıyor."
-
[-e]
Art arda ve toplu olarak gitmek
- "Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[nsz]
Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
- "... çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Boya birbirine karışmak
-
[-le]
Sürüp gitmek
- "Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Zaman çabuk geçmek
-
[nsz]
Karışmak, katılmak
-
[nsz]
Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak
-
[-den]
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
- BARAK
-
-
[isim]
Tüylü, kıllı çuha, kebe
-
Bir cins tüylü av köpeği
-
[isim]
Tüylü, kıllı çuha, kebe
- TIRAK
-
-
[isim]
Kırılan kuru bir şeyin çıkardığı ses
-
[isim]
Kırılan kuru bir şeyin çıkardığı ses
- MOZAK
-
-
[isim]
Domuz yavrusu
-
[isim]
Domuz yavrusu
- ÇIKAK
-
-
[isim]
Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
-
Boğumlanma noktası
-
[isim]
Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
- DAMAK
-
-
[isim]
Ağız boşluğunun tavanı, tabanı
- "Şerbetin tadı damaklarına, serinliği midelerine yayılınca..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Ağız boşluğunun tavanı, tabanı
- OĞLAK
-
-
[isim]
Keçi yavrusu
-
[isim]
Keçi yavrusu
- TORAK
-
-
[isim]
Kömürleştirilecek ağaç veya pişirilecek tuğlalarla dolu olan ve dışı çamur ile sıvanan kümbet
-
[isim]
Kömürleştirilecek ağaç veya pişirilecek tuğlalarla dolu olan ve dışı çamur ile sıvanan kümbet
- AŞMAK
-
-
[-den]
Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek
- "İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Süre geçmek, bitmek, sona ermek
- "Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini bulmuştu." (Tarık Buğra)
-
[-e]
Erkek hayvan dişisiyle çiftleşmek
-
[nsz]
Görünmeden kaçmak
- "Herif çoktan aşmış."
-
[-den]
Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek
- SUMAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
-
Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi
-
[isim]
Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
- VİYAK
-
-
[isim]
Bebeğin ağlarken çıkardığı ses
-
[isim]
Bebeğin ağlarken çıkardığı ses
- YUMAK
-
-
[-i]
Yıkamak
-
[-i]
Yıkamak
- DUŞAK
-
-
[isim]
Hayvanın iki ayağını iple bağlayarak yapılan köstek
-
[isim]
Hayvanın iki ayağını iple bağlayarak yapılan köstek
- SERAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dik yerlerden inen buzullarda, derin yarılmalar sebebiyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi
-
[isim]
Dik yerlerden inen buzullarda, derin yarılmalar sebebiyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi
- CIDAK
-
-
[isim]
Mızrak
-
[isim]
Mızrak
- UTMAK
-
-
[-i]
Yenmek
-
Oyunda yenmek, ütmek (II)
-
[-i]
Yenmek