Sonunda z olan 4 harfli 46 kelime var. Z harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde z harfi olan kelimeler listesine ya da başında z harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

CAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Din, yasa, töre vb. bakımdan işlenmesinde, yapılmasında sakınca olmayan, yapılıp işlenmesine izin verilen
  2. Uygun, yerinde sayılan, yakışık alan
    • "Akşama kalıp iskelenin üstü binbir ayakken gitmek caiz değildi." (Sermet Muhtar Alus)

OTUZ

  1. [isim] Yirmi dokuzdan sonra gelen sayının adı
  2. Bu sayıyı gösteren 30, XXX rakamlarının adı
  3. [sıfat] Üç kere on, yirmi dokuzdan bir artık

AŞOZ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Ahşap gemilerin omurgalarının uzunluğunca ve iki yanında borda kaplamalarının en dar yüzünü yerleştirmek için açılan keskin, sivri köşeli yuva

ACİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük
    • "Adamın aczine şaşmaktan kendimi alamıyorum." (Refik Halit Karay)
  2. Beceriksizlik
    • "Aczini bilmek de bir meziyettir." (Ömer Seyfettin)
  3. Kişinin ve kuruluşun borcunu vaktinde ödeyememesi durumu

AHİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alma
  2. Kabul etme

AVAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yüksek ses, nara
    • "Sinemi deler avazın / Turnam senin sunam senin." (Âşık Veysel)
    • "Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyordu." (Peyami Safa)

VAAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cami, mescit vb. yerlerde vaizlerin yaptığı, genellikle öğüt niteliği taşıyan dinî konuşma
    • "Köylerde ne yapacağını sordu, anlattılar: Namaz kıldırmalı, vaaz etmeli..." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Nasrullah Camii'nde verdiği büyük siyasi vaaz bütün gönülleri fethetmişti." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Bir kimseye kalbini yumuşatacak, kendisini doğruluğa, iyiliğe götürecek biçimde söz söyleme

GAYZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Öfke, hınç

KRİZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse
    • "Krizler sıkıştırdığı zaman özel kliniklerde yatmaya gidiyordu." (Çetin Altan)
    • "Bir kalp krizi geçirdi."
  2. Bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım
  3. Bir şeyin çok kıt bulunması durumu
  4. Bir şeye duyulan ani ve aşırı istek
  5. Bir toplumun, bir kuruluşun veya bir kimsenin yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran
    • "Krizin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum." (Falih Rıfkı Atay)

ENEZ

  1. [sıfat] Hantal, vurdumduymaz

HAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan
    • "Ehemmiyeti haiz bir mesele."
    • "Haiz olduğu vasıflar bizim için uygundur."

İZAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ağırlama

OĞUZ

  1. İyi huylu (kimse)

ARUZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hecelerin uzunluk ve kısalık, kapalılık veya açıklık değerlerine göre türlü ses kalıplarından oluşan divan edebiyatı nazım ölçüsü

KLÜZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kanyon

DERZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Duvar taşlarının veya tuğlalarının harçla doldurulup üzerinden mala çekilerek düzeltilen aralığı

FAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
  2. Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli

İKAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih
    • "Yaşına başına yakıştıramadığım bazı hareketlerde bulunan babamı ikaz etmek lüzumunu duyduğundan mıdır, nedir?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Uyandırma

ARIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sonradan ortaya çıkan
    • "Sana son zamanlarda bir dalgınlık arız oldu, farkında mısın, bilmem." (Atilla İlhan)
  2. Bulaşmış, musallat olmuş
    • "Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Zaten aylardan beri yüreğine dertler, endişeler içinde garip bir baygınlık arız oluyor, yüreğinde bir erime, bir tükenme hâli seziyordu." (Refik Halit Karay)

ÜVEZ

  1. [isim] Gülgillerden, orta boylu bir ağaç (Pirus sorbus)
  2. Bu ağacın muşmulaya benzeyen yemişi
    • "Gülse bile gülüşünde ham ayva, muşmula veya üvez yemiş gibi bir burukluk vardır." (Refik Halit Karay)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü