Başında z olan 5 harfli 91 kelime var. Z harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde z harfi olan kelimeler listesine ya da sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında z bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZAĞAR
-
-
[isim]
Bir cins çoban köpeği
- "Azarlanmış bir zağar sümsüklüğüyle otelime kapandım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir cins çoban köpeği
- ZORUN
-
-
[isim]
Mecburiyet
- "Biz artık ilkel insan anlayışımızı değiştirmek zorununu duyuyoruz." (Melih Cevdet Anday)
-
[isim]
Mecburiyet
- ZANKA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
İki atlı kızak
-
[isim]
İki atlı kızak
- ZİFİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tütün dumanının bıraktığı yağlı kir
- "Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Tütün dumanının bıraktığı yağlı kir
- ZİHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aruzla yazılmış şiirlerde uzun bir ünlünün uzun okunması gerekirken kısa okunması, imale karşıtı
-
[isim]
Aruzla yazılmış şiirlerde uzun bir ünlünün uzun okunması gerekirken kısa okunması, imale karşıtı
- ZORCA
-
-
[sıfat]
Biraz zor
-
[zarf]
Zora yakın, oldukça zor
- "Şişman zat, kapıdan biraz zorca sığarak Galip'in yanına geldi." (Samim Kocagöz)
-
[zarf]
(zo'rca) Zor bir biçimde
-
[sıfat]
Biraz zor
- ZİFAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gerdeğe girme, gerdek
- "Zifafa girdiği gece kaynatası ölüverdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Gerdeğe girme, gerdek
- ZİFOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yerden sıçrayan çamur
- "Otomobiller korna çalarak, etrafa zifoslar saçarak kayıp geçiyorlardı." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Yararsız, boş
-
[isim]
Yerden sıçrayan çamur
- ZÜHAL
- ...
- ZÜLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saf, tatlı su
-
[isim]
Saf, tatlı su
- ZULÜM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa
- "Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa
- ZLOTİ
-
-
[isim]
Polonya para birimi
-
[isim]
Polonya para birimi
- ZÜLÜF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Şakaklardan sarkan saç lülesi
- "Eser seher yeli zülfün dağıtır / Gerdana dökülen tel incinmesin." (Karacaoğlan)
-
Sevgilinin saçı, zülfüyâr
-
[isim]
Şakaklardan sarkan saç lülesi
- ZENCİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Siyah ırktan olan kimse, siyahi
- "Avrupalılar arasında, bizi zenci gibi kara zannedenler varmış." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Siyah ırktan olan kimse, siyahi
- ZAMAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
- "Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım." (Ömer Seyfettin)
- "Nihayet yalnız kaldığım bir zamanı avlayarak yanıma yaklaşıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kaybolmuş şeyleri bulurum ama sen zamanı geçirmişsin, saatini bulamadım." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
- "Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir." (Atilla İlhan)
-
Belirlenmiş olan an
-
Çağ, mevsim
- "Gül zamanı. Çocukluk zamanı."
-
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit
-
Dönem, devir
- "Eski müdür zamanında hayli şımarmış olan bu miskin ve ukala herifi sepetledi." (Haldun Taner)
-
Bir süre ile ilgili durum ve şartlar
- "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
-
Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram
-
Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı
- "Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir."
-
Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri
-
[isim]
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
- ZİNDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dinç, canlı, diri, sağlam
- "Gerçi bıyıkları kırlaşmış ise de vücudu zinde." (Memduh Şevket Esendal)
- "Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Dinç, canlı, diri, sağlam
- ZAĞLI
-
-
[sıfat]
Kılağılı
-
[sıfat]
Kılağılı
- ZECRİ
- ...
- ZARSI
-
-
[sıfat]
Zarı andıran, zara benzeyen, zar gibi
- "Zarsı doku."
-
[sıfat]
Zarı andıran, zara benzeyen, zar gibi
- ZÜPPE
-
-
[sıfat]
Giyinişte, söz söyleyişte, dilde, düşünüşte toplumun gülünç ve aykırı saydığı yapmacıklıklara ve aşırılıklara kaçan (kimse)
- "Tuhaf, züppe bir muhit içine düştüm, diyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Seçkin görünmek için, bazı çevrelerdeki düşünceleri benimseyen, hayranlık duyan ve onlar gibi davranmaya özenen (kimse), snop
-
[sıfat]
Giyinişte, söz söyleyişte, dilde, düşünüşte toplumun gülünç ve aykırı saydığı yapmacıklıklara ve aşırılıklara kaçan (kimse)