Sonunda s olan 4 harfli 58 kelime var. S harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da başında s harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FAKS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Belgegeçer

AFİS

  1. [isim] Gümüş balığının küçüğü

ABUS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Somurtkan (kimse)
  2. Çatık, asık (yüz)
    • "Abus çehreli bir adamın ne namazı ne niyazı ne zekâtı ne orucu makbuldür." (Ömer Seyfettin)
  3. Garip, acayip
    • "Genç, esmer kız tahayyül ediyor, zihninde müphem hayallere karışan abus suallere cevap veremiyordu." (Ömer Seyfettin)

OBÜS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yüksek ve alçaktan mermi atabilen kısa namlulu top

PRES

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İşletme, onarma, düzletme vb. işlemlerin uygulanması için bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan alet, mengene, cendere
  2. Üzüm, elma, zeytin vb. meyve ve sebzeleri sıkarak suyunu, yağını çıkarmakta kullanılan alet veya araç
  3. Baskı

CİPS

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İnce, yuvarlak kesilerek kızartılmış patates

VALS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bazı besteciler tarafından yalnızca çalınmak için hazırlanmış beste türü
    • "Bu tatlı gidişlerinde Selanik'te vals etmeyi de öğrenmişti." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bir tür salon dansı
  3. Bu dansın müziği
    • "Vals çalınırsa dördüncü dansı bir ihtiyara lütfeder misiniz?" (Halide Edip Adıvar)

AKİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı
    • "İkide birde barutla infilak akisleri geliyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bir cismin parlak bir yüzeyde görünmesi
    • "Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin / Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Bir şeyin başka bir şey üzerinde yarattığı etki
  4. Evirtim
  5. Evirme

İRİS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Saydam tabaka ile göz merceği arasında bulunan, ince, kasılabilen bir zardan oluşan, gözün renkli bölümü

PENS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Giysilerde bazı yerlerden içeriye doğru daraltılarak dikilmiş bölüm
  2. Kıskaç biçiminde iğne
  3. Pense
    • "Önce topu ateşe gösterdi, elinin yandığını anlayınca uzun bir pensle tuttu, ateşe uzattı." (Rıfat Ilgaz)

FORS

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Devlet başkanının bulunduğu yerlere, amirallerin çalıştıkları kuruluşlara veya gemilere, generallerin garnizonlarına ve bu düzeydeki görevlilerin arabalarına çekilen üç veya dört köşeli bayrak
  2. Söz geçirirlik, saygınlık
  3. Gösterişlilik
  4. Gidon

HIRS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku
    • "Para hırsı. Şöhret hırsı."
    • "İmar olanağı vurgunları, sayıları artan vurgunculara hırs bastırıyor." (Aydın Boysan)
    • "Ben kısa yazamıyorum öykülerimi diye hırsımdan çatlıyorum." (Nezihe Meriç)
  2. Öfke, kızgınlık
    • "Hırsımdan bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün diye bağırdım." (Hüseyin Cahit Yalçın)

FARS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Güldürü

BOKS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Belirli kurallara uyularak yapılan yumruk dövüşü, yumruk oyunu
    • "Türkiye boks şampiyonası."

ESAS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel
  2. Bir iş veya sözde doğru biçim
    • "Bu işin esası böyle değil."
  3. [sıfat] Ana, temel olarak alınan, başlıca, asal, esasi
    • "Esas düşünce. Esas görev."

LENS

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens
  2. Mercek

TERS

  1. Gerekli olan duruma karşıt, zıt
    • "Yerden göğe kadar haklı olan bir uyarıyı, içimizden bir arkadaş ters anlamış." (Haldun Taner)
    • "Daha sonra o eşsiz lidere ters düşmek bahtsızlığına kapılmıştır." (Haldun Taner)
    • "Hacı Ömer'in o gün ters tarafından kalktığına artık şüphe yoktu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [isim] Bir şeyin içe gelen yanı, arkası
    • "Elinin tersiyle küçük bir tokat vurmuştu." (Çetin Altan)
  3. [isim] Kesici bir aletin kesmeyen yanı
    • "Kollarına bıçağın tersiyle birkaç tane vurmuşlar." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz
    • "Ters sözlerinle, fazilet iddialarınla beni hırpalama." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  5. Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert
    • "Ters adamın işi de ters gider." (Memduh Şevket Esendal)
  6. [isim] Bir şeyin aksi, karşıtı
    • "Anlattığının tersi anlaşılınca utandı."

KURS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ağırşak
  2. Bir gök cisminin teker biçimde görülen yüzü, çörek

KROS

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kırlarda ve ormanlarda, hendeklerden, yükseltilerden, çukurlardan ve akarsulardan geçerek yaya yapılan koşu

BEİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Engel, uymazlık
    • "Seyyit Ali, Yani'ye planlarını üstünkörü anlatmakta beis görmedi." (Ömer Seyfettin)
  2. Kötülük, zarar

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü