Başında s olan 6 harfli 470 kelime var. S harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında s bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SARSIŞ
-
-
[isim]
Sarsma işi veya biçimi
-
[isim]
Sarsma işi veya biçimi
- SAVRUK
-
-
[sıfat]
Aklını işine vermeyen, dikkatsiz
- "Tavırları şiir gibi ahenktar olan Leyla, ev hayatında ne kadar savruk, güler yüzü ne kadar abustu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yersiz para harcayan, tutumsuz
-
Düzensiz, dağınık
- "Savruk bir çalışma."
-
[sıfat]
Aklını işine vermeyen, dikkatsiz
- SERHAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sınır boyu
- "Keşke, yolum bir yalıya değil, bir serhat kışlasına gitseydi!" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Sınır boyu
- SOYSUZ
-
-
[sıfat]
Soyunun özelliklerini yitirmiş olan (kimse, bitki vb.), dejenere
-
Biyolojik ve toplumsal ölçüler yönünden göze batacak kadar kötüye giden (kimse), dejenere
- "Ağaç deyip geçme, onun da soylusu olur, soysuzu olur." (Tarık Buğra)
-
Kötü tanınmış, ahlaksız
-
[sıfat]
Soyunun özelliklerini yitirmiş olan (kimse, bitki vb.), dejenere
- SABIKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay
-
Geçmişte işlenmiş, mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç
- "Üstelik sabıkası olduğu için iş bulması daha da güçtür." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay
- SEYYAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Belli bir yeri olmayan, gezici, gezgin
- "Seyyar satıcı."
-
Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir duruma getirilebilen, portatif
- "Zira muharebeden beri seyyar karyolamı hiç bırakmadım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Belli bir yeri olmayan, gezici, gezgin
- SİNYAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir şey bildirmek için verilen işaret
-
Telefonda, hat bağlantısının olduğunu, numaraları çevirmeye başlanabileceğini haber veren ses, çevir sesi
-
[isim]
Bir şey bildirmek için verilen işaret
- SİSMİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Depremle ilgili
- "Sismik araştırmalar."
-
[sıfat]
Depremle ilgili
- SORGUÇ
-
-
[isim]
Tuğ
- "Sokak fenerleri önünden geçtikçe bu camların üstünde ışıktan saçaklar ve sorguçlar belirip kayboluyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Tuğ
- SAKLIK
-
-
[isim]
Uyanıklık, teyakkuz
-
[isim]
Uyanıklık, teyakkuz
- SANTUR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kanuna benzeyen, tokmaklarla çalınan bir tür telli çalgı
-
[isim]
Kanuna benzeyen, tokmaklarla çalınan bir tür telli çalgı
- SİLMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek
- "Terlemiş gibi alnını elinin tersiyle sildi." (Ömer Seyfettin)
- "Beni aldattı diye onu kalbimden silip attım, ondan nefret ediyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Üzerine genellikle bir bez sürterek tozlarını, kirlerini almak veya parlatmak
- "Türküler çağırarak tahta siliyorlar." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Büyükdere'den yanına bir sepet kiraz aldığı vakit, sandalda bütün kirazı silip süpürür." (Salâh Birsel)
-
Bir yazı, çizgi vb.ni kazıyarak veya sürterek yok etmek
- "Daktilo yanlışlarını iğneyle kazıyarak sildi."
- "Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son ümitlerini de silip süpürmüştü." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Tahta malzemeyi makineyle düzgün ve pürüzsüz hâle getirmek
-
[-i]
Üzerini çizerek atmak, yok etmek
- "Defterden adını silmişler."
-
İlişkisini koparmak, yok saymak
-
[-i]
Üstünlük göstererek o alanda üstün olanları ikinci plana atmak
- "Takımı sahadan silmek."
-
Ortadan kaldırmak, yok etmek veya gidermek
- "Senin gözlerin gönlümü dolduran kara düşünceleri silecek, beni korkulardan kurtaracaktır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek
- SİROKO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Akdeniz havzasında görülen çok sıcak bir rüzgâr
-
[isim]
Akdeniz havzasında görülen çok sıcak bir rüzgâr
- SKAVUT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Çok hızlı gidebilen bir tür keşif gemisi
-
[isim]
Çok hızlı gidebilen bir tür keşif gemisi
- SOFUCA
-
-
Sofuya yaraşır biçimde
-
Sofuya yaraşır biçimde
- SARBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deveci
-
[isim]
Deveci
- SEÇİCİ
-
-
[sıfat]
Seçme işini yapan (kimse, kurul vb.)
-
[sıfat]
Seçme işini yapan (kimse, kurul vb.)
- SİLÜET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir şeyin yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü, gölge
- "Bir kadın silüetinin koşarak silindiğini de görür gibi olmuştum." (Refik Halit Karay)
-
Ne olduğu anlaşılamayan karaltı, gölge
-
[isim]
Bir şeyin yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü, gölge
- SİSTİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle bakterilerin sebep olduğu sidik torbası iltihabı
-
[isim]
Genellikle bakterilerin sebep olduğu sidik torbası iltihabı
- SEÇMEN
-
-
[isim]
Seçimde oy verme hakkı olan kimse, müntehip
- "Mahallî idareler ... seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilerdir." (Anayasa)
-
[isim]
Seçimde oy verme hakkı olan kimse, müntehip