Başında s olan 5 harfli 505 kelime var. S harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında s bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SAÇIŞ

  1. [isim] Saçma işi veya biçimi

SALGI

  1. [isim] Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz
    • "Tükürük bir salgıdır."
  2. Güneşten dışarı doğru madde fırlaması

SIĞIR

  1. [isim] Geviş getirenlerden, boynuzlu büyükbaş evcil hayvanların genel adı
  2. Anlayışsız, kaba saba kimse

SERİN

  1. [sıfat] Az soğuk, ılık ile soğuk arası
    • "Dedelerimiz sıcakta serin tutan birtakım kürkler bulunduğunu bilirlerdi." (Refik Halit Karay)
  2. Hoşa giden, hafif bir soğukluk veren
    • "... kuşluk vaktinin sıcağına rağmen bina loş ve serin." (Refik Halit Karay)

SONAR

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Batmış olan nesnenin, yüzeye yakın balıkların yerini ve durumunu akustik dalgalarla belirleyen sistem
  2. Bu sistemden yararlanılarak yapılmış, denizaltılarda kullanılan cihaz

SONDA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Suyun herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç
  2. Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan uzunca ve ucu küt demir araç
  3. Vücudun içinde birikip dışarı atılamayan sıvıyı çekmek için kullanılan araç

SÜSLÜ

  1. [sıfat] Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş
    • "Geniş, süslü karyola köşede duruyordu." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Süslenmeye, süse çok düşkün olan
    • "Süslü bir kadın."

SAHİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik
    • "Ev sahibinin yanına gidileceğini tavrıyla belli ediyordu." (Refik Halit Karay)
    • "Her hâlde bu kız da evlenecek, çoluk çocuk sahibi olacaktı." (Halide Edip Adıvar)
  2. Herhangi bir niteliği olan kimse, ehil
    • "Bilgi sahibi. Zevk sahibi."
    • "Biri paylayacak olsa öbürü çocuğa sahip çıkıp savunur." (Haldun Taner)
  3. Bir iş yapmış, üstlenmiş veya bir eser ortaya koymuş kimse
    • "Düğün sahipleri gibi adımbaşında bahşiş dağıttığım için hizmetçiler de yüksünmüyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Koruyan, arka çıkan, gözeten kimse

SEBEN
...
SARIK

  1. [isim] Sarılarak meydana getirilen başlık
    • "O artık sarığı ile, cübbesi ve lapçınları ile tam bir hoca efendi idi." (Tarık Buğra)
  2. Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb

SOFRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Masa, sini vb. şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu
    • "Yemek vakti gelmiş, misafirler sofraya oturmuşlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Sofrayı topladıktan sonra yanımıza uğramadı." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Hanımlar sessiz hareketlerle ortaya iki sofra kurmuşlardı." (Aka Gündüz)
  2. Birlikte yemek yiyenlerin tümü
    • "Bizim sofra çok şendir."
  3. Genellikle tekerlek biçiminde, üzerinde yemek de yenebilen ayaklı hamur tahtası
    • "Bir gün sofra masasının altına saklanmıştım da beni bir türlü bulamamıştın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Halı göbeğinde daire biçimindeki çiçekli bölüm
  5. Anüs
    • "Çocuğun sofrası dışarı fırlamış."

SONUÇ

  1. [isim] Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
    • "Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi." (Necati Cumalı)
    • "Çalışmaları sonuç vermedi."
  2. Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey
    • "Sınav sonucu."
    • "Görüşmelerden sonuç alınamadı."
  3. Öz, özet
  4. Bir yarışmada, spor karşılaşmasında tarafların elde ettikleri puan, sayı, skor
  5. Yazının veya sözün bitim bölümü

SUBRA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Koltukluk

SAHİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gerçek, doğru, sağın, hakiki
    • "Gazeteler bir şey yazmadılar, bize resmî, sahih hiçbir malumat vermiyorlar." (Memduh Şevket Esendal)

SEPET

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Saz, kamış veya ince dallardan örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap
    • "Patrona kalsa sepet havasını çoktan çalardı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [sıfat] Bu kabın aldığı ölçüde
    • "Bir sepet elma."
  3. [sıfat] Bu kap biçiminde örülerek yapılmış
    • "Sepet sandık. Sepet araba."
  4. Sazdan örülmüş balık kapanı
  5. Motosikletin yan tarafında bulunan, tek yolcu taşımak üzere hazırlanmış ayrı bölüm
  6. Basketbolda sayı kazanmak için, içine top atılmaya çalışılan demir çembere geçirilmiş altı açık ağ

SINAİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sanayi ile ilgili

SITMA

  1. [isim] Anofel türü sivrisineğin sokmasıyla insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık, malarya
    • "Sıtma, bir on beş gün içinde beni, çocuğa döndürmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)

SÜYÜM

  1. [isim] İğneye geçirilen bir sap iplik

SAĞRI

  1. [isim] Memeli hayvanlarda bel ile kuyruk arasındaki dolgun ve yuvarlakça bölüm
    • "Atın sağrısına binmek."

SOKUM

  1. [isim] Lokma
  2. Yufka ekmeğinden yapılan dürüm

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü