Sonunda ret olan 74 kelime var. RET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ret olan kelimeler listesine ya da başında ret olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ADABIMUAŞERET
FAKRUZARURET, İADEİZİYARET, RUHUMÜCERRET, ŞAYANIHAYRET
SETRİAVRET
MÜBAŞERET, MUGAYERET, MUHACERET, MÜZAHERET
MAĞFİRET, MEFHARET, MESERRET, MEŞVERET, MUAŞERET, MÜCERRET
BASİRET, BEKARET, BEŞARET, CESARET, HAKARET, HARARET, KEFARET, MAHARET, MAZERET, MERARET, NEZARET, SADARET, SEFARET, ŞETARET, TAHARET, TİCARET, VEZARET, ZARURET, ZİYARET
AHİRET, AKARET, AŞİRET, EMARET, ESARET, FETRET, GAYRET, GOFRET, HASRET, HAYRET, HAZRET, HİCRET, İBARET, İMARET, İŞARET, KESRET, KUDRET, MEFRET, MÜFRET, NEDRET, NEFRET, OPERET, SEYRET, ŞİRRET, ŞÖHRET, SUBRET
AHRET, AVRET, BARET, CÜRET, İBRET, İŞRET, LİRET, MERET, SİRET, SURET, TARET, ÜCRET
RET
E R T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
RET, TER
2 Harfli Kelimeler
ER, ET, RE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ADABIMUAŞERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görgü kuralları
- "Sen de ortaya bir adabımuaşeret meselesi atma!" (Peyami Safa)
-
[isim]
Görgü kuralları
- ŞAYANIHAYRET
- ...
- FAKRUZARURET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İleri derecede yoksulluk
- "Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir." (Atatürk)
-
[isim]
İleri derecede yoksulluk
- İADEİZİYARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Daha önce yapılan ziyarete ziyaretle karşılık verme
-
[isim]
Daha önce yapılan ziyarete ziyaretle karşılık verme
- RUHUMÜCERRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Katışık ve karışık olmayan ruh
-
[isim]
Katışık ve karışık olmayan ruh
- SETRİAVRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam dinine göre görünmesi sakıncalı olan yerleri örtme
-
[isim]
İslam dinine göre görünmesi sakıncalı olan yerleri örtme
- MÜBAŞERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işe başlama, girişme
-
[isim]
Bir işe başlama, girişme
- MÜZAHERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardım etme, arkalama, destekleme, arka çıkma
-
[isim]
Yardım etme, arkalama, destekleme, arka çıkma
- MUHACERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göç, göçme
-
Yaşamakta olduğu ülkeden yabancı bir ülkeye uzun veya kısa süreli yerleşmek için gitme
-
[isim]
Göç, göçme
- MUGAYERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uygun olmama durumu, uymazlık, aykırılık
-
[isim]
Uygun olmama durumu, uymazlık, aykırılık
- MAĞFİRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağışlama
-
[isim]
Bağışlama
- MEŞVERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma
- "Ne kadar hükûmetler varsa meşveret usulüne kabul etmiş." (Ömer Seyfettin)
-
İki veya daha fazla kişinin birbiriyle fikir alışverişinde bulunması
-
[isim]
Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma
- MUAŞERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma
- "Biz bu farkın muaşeretten üsluba, insan ve zevke kadar derinleştiğine inanıyoruz." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma
- MESERRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevinç
- "Arabacı birdenbire meserretle bağırdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Sevinç
- MEFHARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Övünme, övünce, iftihar etme
-
[isim]
Övünme, övünce, iftihar etme
- MÜCERRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Soyut
- "Bir nevi mücerret şiir demek olan tekerlemeleri dinlemek ister." (Asaf Halet Çelebi)
-
Evlenmemiş, bekâr
- "Yavrum, gençsin, dilbersin, mücerretsin." (Sermet Muhtar Alus)
-
Katışık ve karışık olmayan
-
[isim]
Yalın durum
-
Soyut
-
[sıfat]
Soyut
- ZİYARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme
- "Haftada iki gece ziyaretine giderdik." (Halit Fahri Ozansoy)
- "Eli rehberli Amerikan turistleri gibi, geldikleri şehrin önce tarihî anıtlarını ziyaret ederler." (Haldun Taner)
-
[isim]
Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme
- MAZERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür, bahane
- "Kabahatime mazeret, haklı sebep aramıyorum." (Aka Gündüz)
- "Kendini gösterdiğine pişman olmuş gibi görünüyor, bir mazeret bulmaya çalışıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir şeyden kurtulmak veya kaçınmak için ileri sürülen gerekçe, bahane
-
[isim]
Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür, bahane
- SADARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sadrazamlık
-
[isim]
Sadrazamlık
- ŞETARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevinç, şenlik, neşe
- "Bu bedbinlik yerini çocukça bir şetarete bırakıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sevinç, şenlik, neşe