Sonunda re olan 7 harfli 43 kelime var. RE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde re olan kelimeler listesine ya da başında re olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEKLARE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bildirilmiş, açıklanmış
-
[sıfat]
Bildirilmiş, açıklanmış
- MESTURE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Örtülü, kapalı, gizli
-
[sıfat]
Örtülü, kapalı, gizli
- SEYYARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gezegen
-
[isim]
Gezegen
- SİSTİRE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir tahtanın üzerindeki ufak pürüzleri giderip onu dümdüz bir duruma getirmeye yarayan ince çelik lama
-
[isim]
Bir tahtanın üzerindeki ufak pürüzleri giderip onu dümdüz bir duruma getirmeye yarayan ince çelik lama
- TEZKERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Pusula
- "Bu vaziyette en tabii çare, ona küçük bir tezkere yazmaktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt
- "Nihayet yol tezkerem yapıldı, üstüm başım düzeltildi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Askerlik görevinin bittiğini bildiren belge
-
[isim]
Pusula
- ULUDERE
- ...
- KÖSTERE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir çeşit uzun tahta rendesi, küstere
-
[isim]
Bir çeşit uzun tahta rendesi, küstere
- TESTERE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ağaç, demir vb. şeyleri kesmeye yarayan, genellikle üçgen biçiminde dişleri olan, dar ve uzunca çelik araç
- "Ağaç testeresi. Demir testeresi."
-
[isim]
Ağaç, demir vb. şeyleri kesmeye yarayan, genellikle üçgen biçiminde dişleri olan, dar ve uzunca çelik araç
- HEMŞİRE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kız kardeş, bacı
- "İyi tanıdığım anasına ve hemşirelerine hiçbir suretle benzemiyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Mesleki eğitim almış, hekimle iş birliği yaparak hastaya bakan sağlık çalışanı
- "Koltuğunun altına bir hemşire gömleğini paket yapıp sıkıştırmış." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Kız kardeş, bacı
- İYİDERE
- ...
- ZATÜRRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sancı, ateş ve öksürükle beliren, tehlikeli bir akciğer hastalığı, batar
-
[isim]
Sancı, ateş ve öksürükle beliren, tehlikeli bir akciğer hastalığı, batar
- ALAVERE
-
-
[isim]
Bir şeyin elden ele geçmesi
-
Bir şeyi elden ele vererek aktarma
- "Karpuzları alavere ile mavnadan sergiye taşıdılar."
-
Kargaşalık
-
Vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele
-
[isim]
Bir şeyin elden ele geçmesi
- NAKKARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mehterhanede yer alan, birbirine bağlı iki yarım küre benzeri ve iki değnekle vurularak çalınan bir tür davul
-
[isim]
Mehterhanede yer alan, birbirine bağlı iki yarım küre benzeri ve iki değnekle vurularak çalınan bir tür davul
- İSTİARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ödünç, borç veya eğreti alma, ödünçleme
-
Bir şeyi anlatmak için ona benzetilen başka bir şeyin adını eğreti olarak kullanma, eğretileme
- ""Bu adam hayatının sonbaharında" cümlesinde sonbahar kelimesi yaşlılığı anlatan bir istiaredir."
-
[isim]
Ödünç, borç veya eğreti alma, ödünçleme
- MEKKARE
- ...
- VESAİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayılan birkaç şeyin benzerlerinin de bulunduğunu belirtmek için kullanılan bir söz, ve benzerleri
- "Biz yollarda eğer bulabilirsek başımıza gölge verecek kadar hurma dalı, ot vesaire topluyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Sayılan birkaç şeyin benzerlerinin de bulunduğunu belirtmek için kullanılan bir söz, ve benzerleri
- MAKSURE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Camilerde, parmaklıklarla çevrilmiş yer
-
Bir evin yabancıların girmesine izin verilmeyen bölümü
-
[isim]
Camilerde, parmaklıklarla çevrilmiş yer
- ENTEGRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bütünleşmiş
-
[sıfat]
Bütünleşmiş
- RESTORE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Eski durumuna veya ilk biçimine getirilmiş
-
[sıfat]
Eski durumuna veya ilk biçimine getirilmiş
- YEKPARE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün
- "Pencerelerin karşı duvarı yerden tavana kadar yekpare aynayla örtülüydü." (Cahit Uçuk)
-
[zarf]
Tek parça olarak, bütün olarak
- "Tarih, yekpare görülecek, topyekûn sevilecek yahut da nefret edilecek bir şey değildir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün