Başında k olan 4 harfli 164 kelime var. K harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında k bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri

KOVA

  1. [isim] Genellikle su ve sulu şeyler taşımaya, kuyudan veya denizden su çekmeye yarayan üstünden kulplu kap
    • "Suyu Pire Mahmut bir kovayla getirip kaptanın başından aşağı boşaltıyor." (Zeyyat Selimoğlu)
  2. [sıfat] Futbolda çok gol yiyen (kaleci veya takım)

KIĞI

  1. [isim] Kığ

KENE

  1. [isim] Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga

KATI

  1. [sıfat] Sert, yumuşak karşıtı
    • "Bu hâl, onu ilk defa giyilen katı gömlek gibi sıkıyordu." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim
    • "Katı yürekli. Katı davranış."
  3. Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan
  4. Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp
  5. [zarf] Çok, aşırı derecede
    • "Susadım ol dem hararetten katı / Sundular bir cam dolusu şerbeti." (Süleyman Çelebi)

KERE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kez, yol, defa, sefer
    • "Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran!" (Burhan Felek)

KÖLE

  1. [isim] Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başkasından satın alınan erkek, kul, esir, abd
  2. Birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse
    • "Oğlum köleniz."
  3. Herhangi bir şeye aşırı derecede bağlı olan kimse
    • "İçkinin kölesi. Paranın kölesi."

KAZI

  1. [isim] Bir yeri kazma işi, hafriyat
  2. Yer altındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması
  3. Tahta, maden vb. üzerine yazı veya resim oyma işi, hak (II)

KAVİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Dayanıklı, güçlü, zorlu
    • "Türkler dünyanın en cesur, en asil, en kavi bir milleti idi." (Ömer Seyfettin)
  2. [zarf] Sıkıca
    • "Kavi tutun merdiveni."

KİPE

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, vücudun yatıştan ayaküstü duruşa veya asılmadan dayanmaya geçmesi

KOŞA

  1. [sıfat] Çift, eş, ikiz
    • "Koşa badem sığmayan dar ağızlım." (Dede Korkut)
  2. [zarf] Hep birlikte

KAFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsan başı, ser
    • "İpini koparmış aylakla, çiçeği burnunda asistan, dejenere mirasyedi ile ağır işçi, burada dirsek dirseğe kafa cilalardı." (Haldun Taner)
    • "Benimle kafa çekmenin onlar için pek keyifli olduğunu sanmıyorum." (Erhan Bener)
    • "Ona birisi kafayı çekmekte olduğunu söyleseydi, kılı bile kıpırdamazdı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ne gücünü aşan meseleler için çene yormaya, kafa eskitmeye niyeti vardı ne de kendi başarısızlıkları için suçlu aramaya..." (Tarık Buğra)
  2. Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü
    • "Bir dakika kafamı dinleyip başka şeylerden bahsetmek ihtiyacı duyduğum zaman..." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Saz, söz başlasın, içki ile kafalar iyice dumanlansın, cümbüş tam kıvamını bulsun." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Ahmet de bize varır varmaz kafayı yere vurdu." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu
  4. Mekanik bir bütünün parçası
    • "Distribütör kafası."
  5. Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin, bellek
    • "Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş." (Yahya Kemal Beyatlı)
  6. Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet
    • "Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı." (Yusuf Ziya Ortaç)

KLİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hizip

KLON

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kopya

KAMP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çadır, baraka vb. eğreti araçlardan oluşturulan konak yeri
    • "Beni öyle bir dinlenme kampına alsınlar ki kapıdan girerken kimlik kartımla birlikte kişiliğimi de kapıda bırakayım." (Haldun Taner)
  2. Bu yerde konaklama
    • "Kamp hayatı."
  3. Kurum ve kuruluşlarda çalışanların dinlenmek, eğlenmek için gittikleri konaklama yeri
  4. Tutsakların veya siyasal sürgünlerin toplanıldığı yer
    • "Toplama kampı."
  5. Belli bir düşünce çevresinde birleşen topluluk
    • "Sırasında ayrı siyasi kamplarda birbirlerinin karşısına çıksalar da düşman görmezler birbirlerini." (Necati Cumalı)

KONT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kimse
  2. Derebeyi
  3. Batı toplumunda erkekler için kullanılan bir soyluluk unvanı

KİĞI
...
KLİP

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Genellikle televizyonda gösterilmek üzere hazırlanan, bir müzik parçasını görüntü eşliğinde veren film, görümsetme

KEDİ

  1. [isim] Kedigillerden, köpek dişleri iyi gelişmiş, kasları çevik ve kuvvetli evcil veya yabani, küçük memeli hayvan, pisik (Felis domesticus)
    • "Evcil kedi. Ankara kedisi. Van kedisi."
    • "Derin bir hayranlıkla gözlerini kıza kaptırmış, kedi ciğere bakar gibi süzüp duruyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kanmış, inanmış
    • "Şahsi vaziyetini kabil olduğu kadar iyileştirmek lüzumuna kuvvetle kani idi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü