Başında d olan 5 harfli 318 kelime var. D harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde d harfi olan kelimeler listesine ya da sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında d bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DANIŞ

  1. [isim] Önemli bir konuda birkaç kişinin bir arada konuşması, müşavere

DELGİ

  1. [isim] Matkap

DÜŞÜN

  1. [isim] Duyularla değil, zihinsel olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay

DAYAK

  1. [isim] Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
    • "Gece tenha bir sokakta parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı." (Reşat Nuri Güntekin)

DUBLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Belirli miktarın veya büyüklüğün iki katı
    • "İçi öyle yanıyordu ki elinde olmadan buğulu bira dubleleri, bardak çatlatan nar şerbetleri kuruyor." (Atilla İlhan)
  2. Giysilerin iç bölümüne geçirilip kumaşla birlikte dikilen astar veya giysilerin içine ayrı olarak giyilen giyecek
  3. [sıfat] Bir kadeh miktarında olan
  4. [sıfat] İkili, gidiş ve gelişi ayrılmış (yol)

DİKİZ

  1. [isim] Bakma, gözetleme, erkete
    • "İsterseniz siz masanın altından dikiz edin ama belli olmasın." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Jale ... bilmem ben onu yine yakın dikize almış mıydım?" (Salâh Birsel)

DAMAL
...
DİNGİ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bir çifte kürekli küçük patalya

DUACI

  1. [isim] Tanrı'ya yalvaran kimse
    • "Hepimiz iyiyiz, sana duacıyız, diyordu mektupta." (Sait Faik Abasıyanık)

DAVAR

  1. [isim] Koyun ve keçiye verilen ortak ad
    • "Davar güden, tarlaya bakan, odun kesmeye giden hep benim..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Koyun veya keçi sürüsü
    • "Çoban davarı yaymaya götürdü."

DİBEK

  1. [isim] Taştan veya ağaçtan yapılmış büyük havan
    • "Kahve dibeği."

DUYAR

  1. [sıfat] Duygulu, duygun, duyarlı, hassas
  2. Beden üzerinde uyarıldığında hızlı ve güçlü tepkilere yol açan
    • "Duyar bölge."

DÖGER
...
DOĞRU

  1. [sıfat] Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
    • "Onun yaptıklarını doğru buluyor musunuz?"
    • "Çocuğun dediği doğru çıktı. Ana kız otelden gittiler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Doğru doğru dosdoğru, bu işi yapan odur."
  2. Gerçek, yalan olmayan
    • "Doğru haber."
  3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun
    • "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur." (Aka Gündüz)
  4. [isim] Gerçek, hakikat
    • "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz." (Nurullah ataç)
  5. [isim] İki nokta arasındaki en kısa çizgi
    • "İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir."
  6. [zarf] Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde
    • "Çocuk doğru okudu."
  7. [zarf] Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca
  8. [zarf] Yakın, yakınlarında
    • "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." (Falih Rıfkı Atay)
  9. [edat] Karşı yönünce
    • "Yüzü sapsarı bir kadın iskeleye doğru yürüdü." (Sait Faik Abasıyanık)
  10. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu

DONUK

  1. [sıfat] Parlaklığı olmayan, mat
    • "Donuk yıldızlar gökte titreşir." (Necati Cumalı)
  2. Canlılığı olmayan, fersiz (göz)
    • "Bakarsınız donuk bakışlı, alık suratlı bir adam onların elinde bir dâhi çehresi alıvermiş." (Haldun Taner)
  3. Canlılığı az olan, durgun, uyuşuk (kimse)
    • "Donuk bir adam."

DEBBE

  1. [isim] Kulplu ve ağzı kapaklı bakırdan su kabı, güğüm

DİKEY

  1. [sıfat] Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi
    • "a, b doğrusuna c noktasından dikey bir doğru indirilince 90 derecelik açı oluşur."
  2. [zarf] Dik olarak

DOLGU

  1. [isim] Bir oyuğun, bir kovuğun içine doldurulan madde
    • "Diş dolgusu."
  2. Toprak doldurma işlemi
  3. Bu işlemin sonucu
  4. Cevher alınmasından sonra oluşan boşlukların doldurulma işleminde kullanılan taş, toprak vb. malzeme

DÜBEL

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Vidanın daha sağlam yerleşmesi için duvarlarda açılan deliğe önceden çakılan plastik yuva
  2. 4-20 mm çaplarında, uçları yarık ve tırtıllı, baş tarafı uca doğru daralan delikli, orta sert veya sert plastikten yapılmış özel kavela

DELİK

  1. [isim] Dar, küçük açıklık
    • "İğne deliği. Burun deliği."
    • "O nasıl yarmıştı benim kafacığımı, şimdi de yakalasınlar kuyruğundan onu da tıksınlar deliğe." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Dar, küçük çukur
    • "Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Küçük hayvan yuvası
    • "Fare deliği."
  4. [sıfat] Delinmiş olan
    • "Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum." (Hamdullah Suphi Tanrıöver)
  5. Cezaevi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü