Sonunda can olan 19 kelime var. CAN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde can olan kelimeler listesine ya da başında can olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler

10 Harfli Kelimeler

AZERBAYCAN

8 Harfli Kelimeler

ERZİNCAN, HAVLICAN, PARMICAN, PATLICAN, SATLICAN

7 Harfli Kelimeler

BABACAN, HALECAN, HELECAN, HEYECAN, SOLUCAN

6 Harfli Kelimeler

AFACAN, FİNCAN, KILCAN, MERCAN, SINCAN, SİNCAN, TERCAN

3 Harfli Kelimeler

CAN


Kelime bulma makinesi

A C N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

CAN

2 Harfli Kelimeler

AN

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AZERBAYCAN
...
SATLICAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zatülcenp
    • "Kayıkla gelip kurtarmasalardı satlıcandan geberecektim." (Sait Faik Abasıyanık)

HAVLICAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Zencefilgillerden, aynı adla anılan kök sapları baharat olarak kullanılan güzel kokulu bir bitki (Galanga officinalis)

ERZİNCAN
...
PARMICAN

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bir çeşit İtalyan peyniri

PATLICAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Patlıcangillerden, kalın saplı, uzunca yapraklı otsu bitki (Solanum melongena)
  2. Bu bitkinin sebze olarak kullanılan, mor renkli, uzunca veya toparlak ürünü

SOLUCAN

  1. [isim] Yuvarlak veya yassı, uzun kurtlara verilen genel ad
    • "Solucan gibi cılız ve pis bir çocukmuş." (Reşat Nuri Güntekin)

HELECAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kalp çarpıntısı, çırpıntı
    • "Kalbim yalnız bu iki duygunun helecanıyla çarpıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

HALECAN
...
HEYECAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu
    • "Bu şehir halkını heyecana düşüren, şiddetli mücadelelerdir." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ne zaman böyle büyük makineler görsem kolay kolay tarif edilemeyen bir heyecana kapıldığımı duyuyorum." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Coşku
    • "Halk heyecan içinde."

BABACAN

  1. [sıfat] Cana yakın, olgun, hoşgörülü, iyi kalpli, güvenilir (erkek)
    • "Bu babacan yürekli, öfkesi, sevgisi katıksız, kaya gibi sağlam ve güvenilir adam..." (Atilla İlhan)

AFACAN

  1. [isim] Zeki ve yaramaz çocuk
    • "İkimiz de bir çocuk cılızlığı içinde afacan ve ele avuca sığmazdık." (Sait Faik Abasıyanık)

SINCAN

  1. [isim] Sakızlı bir tür dikenli çalı (Astragalus)

SİNCAN
...
TERCAN
...
MERCAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan, mercan balığı (Corallium rubrum)
  2. Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde
    • "Alafrangalık, parmaklarımızı narin bir mercan gibi ortaya çıkaran kınalarımızı bile ortadan kaldırmıştı." (Ömer Seyfettin)
  3. [sıfat] Bu maddeden yapılmış
    • "Mercandan bir kolye ile mercan küpeler takmıştı." (Necati Cumalı)
  4. İzmaritgillerden, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Karadeniz'de bulunan, açık kırmızı renkte, eti beğenilen bir balık, mercan balığı (Pagrus pagrus)

FİNCAN

  1. [isim] Çay, kahve vb. sıcak şeyler içmekte kullanılan, genellikle kulplu, porselen veya camdan yapılmış küçük kap
    • "Bir fincan kahve ve kızarmış ekmek getirin." (Halide Edip Adıvar)
  2. Elektrik tellerinin eklem noktalarına konulan porselenden yapılmış yalıtkan araç

KILCAN

  1. [isim] At kuyruğu kılından yapılmış kuş tuzağı

CAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
    • "Susunuz, dedi, beyhude, ... yoruluyorsunuz can alacak noktayı unutuyoruz." (Mahmut Yesari)
    • "Gözüne kestirdiği, daha doğrusu, suçlamak için can attığı birisi var." (Tarık Buğra)
    • "Sırası gelince kendi paylarına düşen can borcunu da ödediler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Eylül sonunda ruhunu teslim eden heves / Can bulmak üzredir yeni baştan bahar ile" (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  2. Yaşama, hayat
    • "Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Yazdığım satırlara bakarsanız manevi varlığımın can çekiştiğini görürsünüz." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bu sözleriniz bana can verdi."
    • "Bitip tükenmek bilmeyen bir tablo gibi serilip giden lale tarlası renkten renge geçtikçe herkesin canı ağzına geliyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. Güç, dirilik
    • "Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bahar toprağa gene can verdi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Ayrılık! Her vakit can yakar, ağlatır." (Ahmet Rasim)
    • "Her gün giyilmekten elbisenin canı çıktı."
  4. Kişi, birey
    • "Benimle beraber dört canız ." (Falih Rıfkı Atay)
  5. İnsanın kendi varlığı, özü
    • "Ne denir, canımız ne mertebe insan olsa mayamız, maddemiz hayvan..." (Reşat Nuri Güntekin)
  6. Gönül
    • "Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade." (Karacaoğlan)
  7. Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi
  8. [sıfat] Çok içten, sevimli, sevilen, şirin
    • "Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi." (Tarık Buğra)
  9. [ünlem] Yakınlık duygusu belirten bir seslenme sözü
    • "Canlar! ... Açık olsun bahtınız." (Enis Behiç Koryürek)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü