Başında a olan 5 harfli 359 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKSAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
- "Sade, akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk'ten ayırt edemezsiniz." (Haldun Taner)
-
Vurgu
-
[isim]
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
- ALTIK
-
-
[isim]
Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tümel olumlu, biri tikel olumlu; biri tümel olumsuz, biri tikel olumsuz iki önerme arasındaki bağlantı durumu: "Kimi insanlar fânidir" önermesi "Bütün insanlar fânidir" önermesinin altığı olur
-
[isim]
Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tümel olumlu, biri tikel olumlu; biri tümel olumsuz, biri tikel olumsuz iki önerme arasındaki bağlantı durumu: "Kimi insanlar fânidir" önermesi "Bütün insanlar fânidir" önermesinin altığı olur
- AŞAMA
-
-
[isim]
Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
-
Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale
-
Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap
-
[isim]
Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
- ACİBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görülmemiş, alışılmamış, şaşılacak veya yadırganacak şey
-
[isim]
Görülmemiş, alışılmamış, şaşılacak veya yadırganacak şey
- AKMAK
-
-
[-den]
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
- "Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." (Sait Faik Abasıyanık)
- "İçeriğin nasıl aktarılacağına dikkat etmiş, dilin olanaklarını akarına bırakmıştır." (Selim İleri)
- "Ebediyete akıp giden her on senede..." (Atatürk)
-
Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek
- "Üstünden sular akıyor."
-
Sıvı bir madde bir yerden çıkmak
-
[nsz]
Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak
- "Kova akıyor. Dam akıyor."
-
[-e]
Art arda ve toplu olarak gitmek
- "Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[nsz]
Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
- "... çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Boya birbirine karışmak
-
[-le]
Sürüp gitmek
- "Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Zaman çabuk geçmek
-
[nsz]
Karışmak, katılmak
-
[nsz]
Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak
-
[-den]
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
- ARPEJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir akort oluşturan seslerin birbiri arkasından çalınması
-
[isim]
Bir akort oluşturan seslerin birbiri arkasından çalınması
- ARSIZ
-
-
[sıfat]
Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz (kimse)
-
Açgözlü davranan (kimse)
-
Kolayca üreyebilen (bitki)
-
[sıfat]
Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz (kimse)
- AKTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
-
İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân
-
[isim]
Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
- ANONS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sesli duyuru
-
[isim]
Sesli duyuru
- APRİL
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Nisan
-
[isim]
Nisan
- ABADİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Açık saman renginde, ipekten yapılan, yarı mat, kalınca bir tür yazı kâğıdı
-
[isim]
Açık saman renginde, ipekten yapılan, yarı mat, kalınca bir tür yazı kâğıdı
- AKSON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sinir uyarmalarını sinir hücresinden ileriye uzatmaya yarayan, sinir hücrelerinin uzantılarından en belirli ve uzun olanı
-
[isim]
Sinir uyarmalarını sinir hücresinden ileriye uzatmaya yarayan, sinir hücrelerinin uzantılarından en belirli ve uzun olanı
- ANLAM
-
-
[isim]
Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, fehva, valör
-
Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey
-
[isim]
Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, fehva, valör
- ANLIK
-
-
[sıfat]
Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane
- "Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu?" (Tarık Buğra)
-
[isim]
Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt
-
[sıfat]
Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane
- ATARİ
-
-
[isim]
Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü
-
[isim]
Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü
- ANDIK
-
-
[isim]
Sırtlan
-
[isim]
Sırtlan
- AŞURE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buğday, nohut vb. tanelerle kuru yemişlerin bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı
-
[isim]
Buğday, nohut vb. tanelerle kuru yemişlerin bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı
- ADINA
-
-
[zarf]
Bir şeyin veya bir kimsenin namına, hesabına, yerine
- "Haklı bir öfke adına da olsa bir insandan aklını yüreğinden ayırması istenemez." (Sabahattin Eyuboğlu)
-
[zarf]
Bir şeyin veya bir kimsenin namına, hesabına, yerine
- ALGIN
-
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, hastalıklı
-
Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, hastalıklı
- ANJİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boğaz mukozasının şişmesi, boğak, hunnak
-
[isim]
Boğaz mukozasının şişmesi, boğak, hunnak