Sonunda ü olan 7 harfli 133 kelime var. Ü harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ü harfi olan kelimeler listesine ya da başında ü harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖNÜLLÜ
-
-
[sıfat]
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen
- "Yabancı dil bildiği için de Kore'ye gönüllü olarak göndermeye kalkmışlardı." (Çetin Altan)
-
Çok istekli
- "Henüz nizamiye ve gönüllü taburların neferleri dağılmamıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Seven kimse veya sevgili
-
[sıfat]
Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen
- KÖPRÜCÜ
-
-
[isim]
Köprü yapan kimse
-
Tombazlarla köprü kuran istihkâm kıtası
-
Osmanlı ülkelerinde, özellikle ordunun geçeceği yollar üzerindeki köprüleri onarmak ve korumakla görevli takım
-
[isim]
Köprü yapan kimse
- PARDÖSÜ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Serin havalarda öbür giysilerin üzerine giyilen, paltodan ince üstlük
- "Sırtında kumaştan kül rengi bir pardösü, ayaklarında da alçak topuklu kahverengi ayakkabılarla çıktı." (Çetin Altan)
-
[isim]
Serin havalarda öbür giysilerin üzerine giyilen, paltodan ince üstlük
- TÖRPÜLÜ
-
-
[sıfat]
Törpülenmiş
-
[sıfat]
Törpülenmiş
- ÇÖĞÜRCÜ
-
-
[isim]
Çöğür (I) çalan kimse
-
[isim]
Çöğür (I) çalan kimse
- GÜDÜMCÜ
-
-
[isim]
Güdümcülükten yana olan kimse
-
[isim]
Güdümcülükten yana olan kimse
- DÖKÜNTÜ
-
-
[isim]
Dökülmüş, saçılmış şeyler
- "Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir topluluktan geri kalmış kimseler
-
Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi
-
Kâğıtçılıkta üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur durumuna getirilen, yaş ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı
-
Değersiz, bayağı, ayak takımından olan kimse
- "Meşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat
- "Şoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler." (Çetin Altan)
-
Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti
-
Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer
-
[isim]
Dökülmüş, saçılmış şeyler
- ENSTİTÜ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir üniversiteye bağlı veya bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve bazı durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumu
- "Türk Standartları Enstitüsü. Türkiyat Enstitüsü."
-
[isim]
Bir üniversiteye bağlı veya bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve bazı durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumu
- BÜKÜNTÜ
-
-
[isim]
Bükme sonucu oluşan biçim veya iz
-
Bağırsakta olan ağrı
-
Dönemeç, viraj
-
[isim]
Bükme sonucu oluşan biçim veya iz
- ÖĞÜTÜCÜ
-
-
[sıfat]
Öğütme özelliği olan
-
[isim]
Öğütme işini yapan makine
-
[isim]
Kâğıtçılıkta gerekli özelliklerdeki kâğıt veya karton hamuruna istenen bazı özellikleri kazandırmak için sulu ortamda elyaflı maddelerin işlenmesinde kullanılan diskli veya konik rotor ve statoru olan makine
-
[sıfat]
Öğütme özelliği olan
- BÖLÜTLÜ
-
-
[sıfat]
Bölütlere, halkalara ayrılmış olan
-
[sıfat]
Bölütlere, halkalara ayrılmış olan
- KÜMÜLTÜ
-
-
[isim]
Kırlarda, ormanlarda eğreti olarak yapılmış bekçi veya avcı kulübesi
-
[isim]
Kırlarda, ormanlarda eğreti olarak yapılmış bekçi veya avcı kulübesi
- GÜLÜTÇÜ
-
-
[isim]
Bir skeçte, revüde veya eğlence gösterisinde eklenen sözleri ve durumları hazırlayan kimse
-
[isim]
Bir skeçte, revüde veya eğlence gösterisinde eklenen sözleri ve durumları hazırlayan kimse
- SÖVÜNTÜ
-
-
[isim]
Hafif sövme yollu, kaba ve yakışıksız söz
-
[isim]
Hafif sövme yollu, kaba ve yakışıksız söz
- PÜSÜRLÜ
-
-
[sıfat]
Püsürü olan, pürüzlü
-
[sıfat]
Püsürü olan, pürüzlü
- TÜTSÜLÜ
-
-
[sıfat]
Tütsü yapılmış (yer, kimse veya yiyecek)
-
Bulanık, karışık
- "Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının / Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[sıfat]
Tütsü yapılmış (yer, kimse veya yiyecek)
- YÜKÜMLÜ
-
-
[sıfat]
Bir şeyi yapma zorunluluğu olan, memur, mükellef
- "Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere vergi ödemekle yükümlüdür." (Anayasa)
-
[sıfat]
Bir şeyi yapma zorunluluğu olan, memur, mükellef
- SUÇÜSTÜ
-
-
[isim]
İşlenirken yakalanılan suç, cürmümeşhut, meşhut suç
-
[zarf]
Suç işlerken
- "Hırsız suçüstü yakalandı."
-
[isim]
İşlenirken yakalanılan suç, cürmümeşhut, meşhut suç
- TEMETTÜ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kazanç
-
[isim]
Kazanç
- GÖRÜNTÜ
-
-
[isim]
Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet
-
Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. ile oluşturulan biçimi, hayal
-
Manzara
-
Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. araçlarla oluşturulan biçimi, hayal
-
Sayı doğrusu üzerinde bir sayıya karşı gelen nokta
-
Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla ekrana art arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük üzerindeki hareketli resimler bütünü
-
[isim]
Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet